Bayram; sevinç, mutluluk, kutlama demektir. Ayrıca toplumda birlik beraberlik ve aidiyet duygusunu pekiştirir.
Her milletin dini, milli ve kültürel bayramları vardır. Böyle günlerde genellikle kentin canlı tutulması için birçok şey yapılır.
Akraba, eş-dost, siyasi parti ziyaretleri, etkinlikler, gösteriler ve her köşe başında vatandaşa verilen küçük ikramlıklar.
Çünkü her bayram, kendi dönemin ruhunu, halkın moralini ve toplumun beklentilerini yansıtan bir tablo gibidir.
Şimdi ise;
Büyüklerimizin “ah nerede o eski bayramlar” dediği süreci derinden yaşıyoruz.
Bir bayram düşünün ki toplumda kutlama havası yerine, sokaklarda tansiyonların yükseldiği,
Ülkemizi inşa edecek gençlerin “geleceğim için korkmaktan bıktım” söylemleriyle hak, hukuk, adalet arayışlarının olduğu bir sürecin içerisindeyiz.
Ki mesele İmamoğlu ile sınırlı değil.
Cezası neyse çekecek zaten.
Mesele her vatandaşın adil şekilde yargılanması ve yeniden dönüşüm süreci istekleridir.
Nitekim siyasi partilerin bayram programlarında bazı siyasi partilerin programa dahil edilmediğini görünce insanın aklına;
“Bugünde yapılır mı, böyle bayram mı olur” gibi tutarsız olan düşünceler geliyor.
Birlik beraberlik, barış, mücadele gibi mesajlar her zaman kolay ne de olsa!
*
Türkiye’nin içinde bulunduğu bu siyasi ve ekonomik kırılmalar bayram öncesi döviz kurlarını anında etkiler hale geldi.
Merkez bankası ne kadar dengelemeye çalışsa da halk için yetmiyor ve yetmeyecek.
Alım gücü düşen vatandaşların böylesi bir özel günde bayram hazırlıklarını yüksek maliyetle kapatmasını görmemek kaçınılması zor gerçeklik halini aldı.
Yani en basiti dediğimiz bayramın simgesi, çocukların gözdesi olan bayram şekerinin kilo fiyatının artması hem esnafı ve hem vatandaşı çaresiz bırakıyor.
Bir ülkenin yapı taşı olan siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal sorunlar birbirini etkiliyor.
Söyleyin bana böylesi bir düzende bayram nasıl gelecek?