7 Ekimde HAMAS’IN “Aksa Tufanı” ile İsrail’e yapılan saldırı ve yıllardır PKK/YPG’nin Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’yi taciz eden saldırı girişimleri Hem İsrail’in hem Türkiye’nin “meşru savunma” temelinde teröre karşı müdahaleleri söz konusu olmaktadır.

HAMAS’ın arkasında İran, YPG’nin arkasında ABD olduğu aşikar ve iki ülke de söz konusu örgütlere verdiği desteği resmi düzeyde açıklamaktan geri kalmıyor. Diğer yandan İsrail’in Filistinlilere yaptığı katliamlar hep görmezden gelindi. 

Hamas’ın İsrail’e 5 bin roket fırlatarak yaptığı saldırı ve destek verdiği İran, uluslararası düzeyde kınanmakta ve uyarılmaktadır. Ancak ABD’ye İsrail’in yaptıklarından dolayı ne bir kınanma ne de bir eleştiri gelmektedir. Durum böyle olunca güçlü olan ABD Ortadoğu’da at koşturmaya devam etmekte ve İsrail üzerinde bölgenin yeniden dizayninin hesabını yapmaktadır. İki gün önce HAMAS’ın İsrail’e yaptığı saldırı açıkça bu dizaynin bahanesi olacak gibi. HAMAS da bu dizayna tuz-biber olacak sanki. Çünkü İsrail, 50 yıl sonra Filistin’e savaş ilan etti. Bu kapsamda gece-gündüz bombalar yağdırılmaktadır Filistin’e. Demek ki 50 yılda bir stratejik dizayn yapma zamanı gelmiştir. 

Sanki HAMAS Saldırısına Göz Yumuldu 

On binlerce roketiyle ve binlerce militanıyla HAMAS nasıl oluyor da İsrail’e saldırı düzenleyecek de dünyanın bir numaralı istihbarat teşkilatı olarak gösterilen MOSSAD’ın bundan haberi nasıl olmayacak?! Şimdi bütün siyasi otoriteler ve analistler bu sorunun cevabını aramaktadır. Bu saldırıdan MOSSAD’ın haberi olmamasının bir ihtimali “ihmal” olarak gösterilse de bu pek akla yatmıyor. Çünkü bu saldırı bir dakikada olmadı, günlerce, aylarca belki hazırlığı yapıldı. Bu geniş zamana rağmen MOSSAD’ın hiçbir şeyden haberi olmaması, belki de bu teşkilat “Derin Uyku”daydı! 

Türkiye’de Hendek zamanlarında istihbarat ve otorite boşluğundan, FETÖ’nün desteği ile, yararlanan PKK/YPS güçleri Cizre, Silopi, Sur, Silvan, Nusaybin gibi şehirlerde “Demokratik Özerklik” ilan etmek suretiyle başlayan çatışmalı süreç bölge halkına, hem can kaybı hem altyapının yıkılması, pahalıya mal olmuştu. Yararlanmaya çalışılan otorite boşluğu veya resmi ihmaller sürecin zaferle sonuçlanmasını getirmeyebiliyor. Amaca varmak için halkın bir kesimi veya coğrafyanın bir bölümü feda edilebilir. Emeryal anlayışın yeni stratejisi budur. İsrail de Filistin üzerinde emperyal amaçlarına ulaşmak için halkın bir kesimini gözden çıkarmış olabilir. Emperyal güçler, Suriye’nin kuzeyinde amaçlarına varmak için PKK’ye  Türkiye’de “Hendekleşme Siyasetini” tavsiye ettiler sanki ve bunu sanırım ilk defa denediler bölgede.  

MOSSAD’ın haberi olmaması argümanı zayıfsa o halde İsrail HAMAS saldırısına göz yumdu, sonucu ortaya çıkar. Çünkü İsrail, Filistin topraklarını yıllardır işgal etmiş ve başta Gazze olmak üzere yeni topraklar peşindedir. Öz itibarıyla İsrail, ABD desteğini de arkasına alarak toprak egemenliği amaçlı karşı saldırılarını zaman geçtikçe yoğunlaştırmakta ve Filistinlilere karşı ağır silahlar kullanmaktadır. Tabi her iki taraf da hali hazırda ağır kayıplar vermektedir. Bölge ülkeleri ise İran da ABD’nin ve İsrail’in hedefi olduğu için, savaşın yayılmasından endişe duymaktadır. 

 Amaç NATO’nun Genişlemesi ve “Ermeno-İsrail” 

Ukrayna’ya verilen destek ve son dönemde Ermenistan’ın Avrupa’ya yakınlaşmasının temelinde NATO’nun genişlemesi vardır. Bu kez Ortadoğu’nun dizayni NATO’nun genişlemesi biçiminde olacaktır. Hali hazırda Rusya ile Ermenistan arasında ipler kopmuş. Büyük bir ihtimalle İran’ın burnunun dibinde olan Ermenistan’ı NATO içerisine alacaklar. Böyle bir Ermenistan, hem İran’a hem Rusya’ya karşı daha güçlü olacaktır. Son tahlilde en büyük hedef olan Rusya bu durumda ikinci bir cephe açabilecek mi? Eğer Rusya bu noktada Ermenistan’a savaş açmazsa, Ukrayna’ya yaptığı gibi, bu kez Batı’nın Ukrayna’da yapmak isteyip ancak yapamadığını Ermenistan’da yapacak ve bu ülkeyi NATO özelinde emperyalizmin üssü haline getirecektir. Bu şekilde İran ve Rusya arasında bir “Ermeno-İsrail” karakolu inşa edilmiş olacaklar.  

Bu arada Türkiye’ye de Suriye’nin kuzeyindeki YPG egemenlikli bölgeye saldırı yapmada göz yumulmuş ki, bu süreçte bölgenin kendisini askeri teknoloji açısından yenilemiş olan bir Türkiye’yi karşısına almak istemiyorlar. Bu nedenle Türkiye’nin çokça yapmak istediği YPG Düzeneğine müdahale etme isteği karşılanmış olup, adeta Türkiye’yi yıllardır rahatsız eden bu yapı yem durumuna getirilmiş gibi. YPG önümüzdeki yakın gelecekte tamamıyla satılırsa kimse şaşırmasın! 

Saygıyla…