Dünya, İsrail’in, 7 Ekim’de HAMAS’ın İsrail’e fırlattığı yaklaşık 5 bin roketatarlı saldırının ardından İsrail’in ağır silahlarla karşılık verdiği ve Filistinlilere uyguladığı “Soykırım” olarak nitelenen savaşı konuşmaya ve durdurulması için farklı önerileri ortaya atmaya devam ediyor.
. İsrail’in ağır silahlarla karşılık verdiği savaşın boyutu ve seyri daha ilk günlerde “meşru müdafaanın” çok ötesine geçmiş bulunmaktadır.
İsrail’in başlattığı ve hala çok ileri boyutlara vardırdığı savaş tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gerek iktidar gerekse muhalefet partilerinin yakından takip edildiği bir konu olmuştur. Hemen hemen bütün muhalif partilerin mutabık kaldığı konu, İsrail’in Gazze halkı şahsında Filistinlilere soykırım uyguladığıdır.
Muhalif partilerden bir tanesi de yeni adıyla HEDEP’tir. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, 15 Ekim’de Ankara’da 4’üncü Olagan Kongresini gerçekleştirerek adını HEDEP (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) olarak değiştirdi. Partinin yeni Eşgenel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları Oruç oldu.
Kongrede konuşan HEDEP’in ilk eşbaşkanlarından Tuncer Bakırhan devam etmekte olan İsrail’in Gazze’ye orantısız saldırıları ve Türkiye’nin YPG’nin hala etkin olduğu “Rojava”ya sınır ötesi müdahelesine ilişkin partisinin yaklaşımını açıkladı. HEDEP Eşgenel Başkanı Sayın Tuncer Bakırhan’ın Gazze’ye ilişkin yaklaşımını bu yazımızda değerlendirmek istiyoruz. Türkiye’nin YPG’ye sınır ötesi müdahalesine ilişkin Tuncer Bakırhan’ın değerlendirmeleri başka bir yazının konusu olabilir.
“Savaşın Derinleşmesine Katkı Yapan Herkes İnsanlık Suçu İşlemektedir”
HEDEP’in ilk YSP’nin ise 4’üncü Olağan Kongresinde açıklamalarda bulunan yeni Eş Başkan Tuncer Bakırhan, İsrail-Filistin Sorunun devasa bir sorun olduğunun altını çizdi. “Kanın, Gözyaşının ve Acının Coğrafyası olarak nitelenen ve medeniyetlerin beşiği olarak adlandırılan bu coğrafyaya dair Bakırhan, kendi yaklaşımlarını ortaya koydu. Bakırhan’ın konuyla ilgili altı çizilebilecek sözleri şunlardır:
“Ortadoğu hem görkemli direniş ve değişimlerin kalbi, hem de zalim diktatörlerin boy gösterdiği topraklardır. Bugün devasa bir sorun olan İsrail-Filistin Savaşı bütün yakıcılığıyla devam etmektedir. Bilinsin ki, sömürgeci, işgalci her anlayışa karşı tavrımız ve duruşumuz nettir ve böyle olmaya da devam edecektir. Bir halkın işgale karşı direnişi ne kadar meşru ve gerekli ise, bununla ilgili yürütülecek mücadele yöntemi de önemlidir, biliyoruz. Bu savaş tüm acımasızlığıyla yaşanırken, bunu durdurmak yerine ateşle benzinle gitmek, açıkça bu savaştan medet ummaktır. Bu savaşın derinleşmesine destek veren herkes insanlığa karşı suç işlemektedir.”
İnsanlığa Karşı Suç, evet bugün İsrail’in Filistin’e karşı kullandığı eşi-benzeri olmayan yüksek teknolojili silahların yarattığı tahribat insanlıkta derin yaralar açmaktadır. Bir halk göz göre göre yıllardır fiziki ve kültürel olarak yok edilmeye çalışılmaktadır. Bakırhan’ın deyimiyle savaşa destek veren ve savaşı derinleştiren herkes insanlığa karşı suç işlemektedir ki, bu kapsama başta Amerika girmektedir. Daha sonra İngiltere ve arkasından Almanya İsrail’in yanında olduğunu açıkladı ve Doğu Akdeniz’e savaş gemilerini, askerlerini göndermeye başladı. Batı Medyası da gerçekleri gizlemekle yaptığı yayınlarla insanlığa karşı işlenen suça ortaktır. Bakalım batının bu tutumu nereye varacaktır?!
Artık BM (Birleşmiş Milletler) raporlarına göre de yaşananlar “felaket” olarak değerlendirilen İsrail’in yaşlı-genç, kadın-çocuk demeden, Hamaslı-sivil ayrımı yapmadan uyguladığı soykırım savaşı Ortadoğu’nun tamamına yayılabilir hatta tüm dünyayı etkileyecek bir boyuta varabilir. Hali hazırda belirtiler buna işaret etmektedir.
Kuşkusuz bu şekilde cereyan ederse savaş, Ortadoğu’da haritaların bile değişimini beraberinde getirebilir. Ama bundan önce savaşın temelinde başta ABD olmak üzere İsrail’in ve bunların yanında yer almak isteyenlerin yeni ekonomik çıkarları ve bunun getirdiği çatışmalar yer almaktadır. Bütün hesaplar enerji alanında yapılmaktadır elbette. Yeni enerji hatları nereden geçecek ve bunlarda Akdeniz’e nasıl ve ne şekilde ulaşacak? gibi sorular can alıcıdır. Bunun sonucunda ve bununla bağlantılı olarak yeni egemenlik alanları yapılmak istenmektedir. Elbette gözü kardan ve paradan başka bir şey görmeyen küresel güçler, insanlığın bir kesimini kurban etmekten kaçınmayacaktır.
Ezilen halkların yanında durma gibi bir siyasi gelenekten gelen HEDEP’in ortaya koyması gereken siyasi yaklaşım elbette Filistin halkının yanında durma olmalı. Bu bağlamda HEDEP Eşbaşkanı Sayın Tuncer Bakırhan’ın son yaşananlarla ilgili görüş ve değerlendirmeleri önemsenecek türdendir. Bundan böyle savaşın durması ve İsrail’in şu anki Başbakanı BinyaminNetanyahu, İnsanlığa karşı işlenen suç kavramı kapsamında yargılanmalıdır.
Saygıyla…