21’nci yüzyılın en büyük felaketlerini bu yılın ilk sekiz ayına sığdırdık neredeyse.
Depremler, darbeler, salgın hastalıklar, seller, yangınlar, katliamlar…
Sadece ülkemizde veya memleketimizde değil dünya genelinde tüm kötülükler son 21 yılda yakamıza yapıştı kaldı.
Bunların hepsi de insan eliyle yapıldı üstelik.
Doğal afet olarak görülen deprem ve seller bile.
Doğanın kıymetini bilmezsen, ağaç kıyımları yaparsan, barajlar, HES’ler ve ihtişamlı yapılar adına gelişi güzel toprağın dengesiyle oynarsan erozyon da olur, sel de olur deprem de.
Salgın hastalıklara gelince…
Kuş gribi, SARS, koronavirüs.
Bu üçü dünya genelinde büyük etki yaratan, aramızdan nice sevdiklerimizi alan veya yarım yamalak insan haline getirdi.
Tüm bu felaketlere karşılık peki bizler neler yaptık!
Kendimizi koruma adına, en zor anımızda birçok şeyin kıymetini bildik ama tehlikeyi atlattıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davrandık.
Toprağın dengesiyle oynamaya devam ettik, salgın hastalıklar bir daha yaşanmayacakmış gibi yaşamımıza devam ettik.
Aslında yaşamın kıymetini, Allah’ın verdiği nimetleri bilemedik!
Bu çıkar anlayışı devam ettiği sürece felaketler kapımızdan, çevremizden hiç eksik olmayacak.
Saygılarımla