Teknoloji, hayatımızı kolaylaştıran ve dünyayı daha erişilebilir hale getiren bir araç. Ancak her yeniliğin beraberinde getirdiği gibi, bu da kendi sorunlarını yaratıyor. Özellikle gençler, internetin cazibesiyle büyülenirken, bu dünyanın karanlık taraflarıyla da karşı karşıya kalıyor.

İnternet, sınırsız bir bilgi ve eğlence alanı sunuyor gibi görünse de, aslında sınırsız bir sorumluluk da yüklüyor. Gençler bu dünyada vakit geçirirken, sanal bağımlılık gibi sorunlarla mücadele ediyor. Zihni sürekli uyarıcılarla doldurmak, insanın doğal dengesini bozuyor. Bir video diğerini, bir gönderi bir başkasını takip ediyor ve bu döngü, zaman kavramını kaybettiriyor. Gerçek dünya arka planda kalırken, gençler bir ekranın ardındaki yapay gerçeklikte kayboluyor.

Sosyal medyada yaşanan siber zorbalık, bu çağın en büyük tehlikelerinden biri. Gençler, ekranın arkasına saklanarak hakaret eden ya da ifşa tehditleri savuran kişilerle baş etmek zorunda kalıyor. Bu görünmez şiddet, onların özgüvenini zedeliyor, hatta bazen depresyona sürüklüyor. Daha da kötüsü, bu tür bir zorbalığın izleri uzun süre silinmiyor.

Diğer yandan, gençlerin internette paylaştıkları bilgiler birer tehlike kaynağına dönüşüyor. Mahremiyet kavramını tam olarak anlayamayan bu yaş grubu, fotoğraflarını, düşüncelerini ve hatta özel hayatlarına dair detayları paylaşırken risk aldıklarını fark etmiyor. Siber saldırganlar için bu bilgiler altın değerinde. Bir kimlik hırsızlığı ya da daha kötü bir durum, sadece birkaç tıklama uzağında.

İnternetin sağladığı kolay bilgi erişimi, ne yazık ki her zaman doğru bilgi anlamına gelmiyor. Yanlış bilgilendirme, özellikle gençlerin dünya algısını şekillendiriyor. Gerçekle yalanın iç içe geçtiği bir ortamda, doğruyu bulmak giderek zorlaşıyor. Üstelik bu bilgi kirliliği, gençlerin eleştirel düşünme becerilerini de zayıflatıyor.

Fiziksel sağlık da bu sürecin kurbanı oluyor. Uzun saatler ekran başında oturmak, hareketsizliği artırıyor ve duruş bozukluklarına yol açıyor. Mavi ışığın etkisiyle göz yorgunluğu, uyku düzeninde bozulmalar ve baş ağrıları gibi sorunlar ortaya çıkıyor.

Bu tablo, endişe verici olabilir; ancak çözüm üretmek mümkün. Gençlerin internetle sağlıklı bir ilişki kurması, hem ailelerin hem de eğitimcilerin desteğiyle sağlanabilir. Onlara internetin tehlikelerini anlatmak ve bu tehlikelerle baş etme yollarını öğretmek bir zorunluluktur. Alternatif sosyal ve sportif etkinliklerle onların ilgisi, daha yapıcı alanlara yönlendirilebilir.

Unutmamalıyız ki internet bir araçtır; onu nasıl kullanacağımız, onun bizi nasıl şekillendireceğini belirler. Gençlerin hayatına değer katacak bir teknoloji anlayışı geliştirmek, onların hem bugünü hem de geleceği için yapılması gereken en önemli yatırımdır.