Diyarbakır'da Kız ve Erkek Sanat Enstitülerinin temeli 1950'lerde atılır. Bu enstitüler sayesinde 1960'lı yılların ortasından itibaren çeşitli sanat dallarında öğrenciler kendilerini geliştirir. Buradan mezun olan öğrenciler hem bir meslek sahibi olur, hem de bilgi ve tecrübeleri doğrultusunda mezun olduktan sonra kendilerine iş kurarlar. Diyarbakır Kız Sanat Enstitüsü, ders programlarında ilkokul müfredatını uygulayarak, öğrencilerin başka bir ortaokula devam edebilmelerinin önünü açar.
1959 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Kız ve Erkek Sanat Enstitülerinin birinci kısımlarına ortaokul müfredatı uygulanması kararı alır. Böylece Kız veya Erkek Enstitüsünde okuyup mezun olan bir öğrenci daha sonra lise, öğretmen okulu veya Kız ve Erkek Sanat Enstitülerinin ikinci kısmına devam edebilme hakkını kazanır. Enstitülerde yetişen öğrenciler, öğrendikleri bilgi ve icra ettikleri sanatlarını daha sonra kentte düzenlenen sergilerde halkın beğenisine sunarlar.
Kız Sanat Enstitüsü'nde 400 öğrenci ders görür
Kız Sanat Enstitüsü 1957 yılı Mart ayı etkinliğinde ise bir usul değişikliğine giderek sergiyi enstitü yerine halka açık kalabalık bir alanda açar. Bunun yanında mağaza vitrinlerinde de el işi ürünleri sergilenir. Enstitü müdiresi Muazzez Sümer, 18 Mart 1967 tarihinde Diyarbakırda yayınlanan Demokrasiye Güven gazetesine yaptığı açıklamada, Kız Sanat Enstitüsünün 400 civarında öğrencisi olduğunu, okulda 40 civarında fakir öğrenci bulunduğunu ve bunların okul ihtiyaçlarının okul tarafından karşılandığını, halkın verdiği destekle bu öğrencilere ayrıca yardımlarda bulunulduğunu belirtir.
İlçelerde gezici kurslar açılır
1958 yılında Kız Sanat Enstitüsü bünyesinde Gezici Kadınlar İlçe Kursu açılır. Bu çalışmayla ilçelere gidilerek Diyarbakır’a gelemeyen kadınların meslek ve sanat öğrenmelerine imkan sağlanması hedeflenir. Bu kursa katılan öğrenciler, eğitimlerini tamamladıktan sonra aynı yılın Haziran ayında düzenlenen törenle diplomalarını alırlar. Yapılan törende dönemin Diyarbakır Valisi Şevket Özanalp, mezun olan 47 kadına diplomalarını verir. Aynı tarihlerde Sanat Enstitüleri dışında Öğretmen Okullarının da sanatsal etkinlikler anlamında ciddi çalışmaları olur. Bu çalışmalar, dönem sonlarında resim, yazı ve iş sergisi ismiyle halkın beğenisine sunulur.
Singer Dikiş Nakış Kursu
Genç kızların eğitilmesi ve bir alanda kendilerini geliştirmeleri bağlamında Kız Sanat Enstitüsü'nün dışında farklı kurslar da açılır. Bu kurslardan bir tanesi de Singer Dikiş Nakış Kursu’dur. 3 Temmuz 1957 yılında, Dicle Gazetesi'nde yer alan bir haberde, kurs sorumlusu Şükrüye Vanlı tarafından bir ay gibi kısa bir zaman zarfında 23 öğrenciye kurs verilerek eğitimlerinin tamamlandığı, kursun sonunda elde edilen 300 civarında ürünün Ziya Gökalp İlkokulu salonunda halk açık bir şekilde sergilendiği yazılır.
Hava saldırılarında korunma kursları verilir
Mart 1957 tarihinde Diyarbakır’da Pasif Korunma Kursu ve konferansları verilir. Savaş esnasında halkın kendini hava saldırılarından nasıl koruyacağını öğreten bu kurslar, Türkiye’nin birçok ilinde verilir. Diyarbakır’da da Teknik Ziraat salonunda on gün boyunca bu kurs verilerek vatandaşların bu konuda bilinçlenmesi sağlanır. Verilen bu kursta hava saldırısı sırasında nasıl korunacağı, ilk yardımın nasıl yapılacağı, toplanma yerlerinde ne tür tedbirlerin alınacağı anlatılır.
Okuma yazma kursları
Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Türkiye genelinde okur-yazar oranın arttırılması için ciddi çalışmalar yapılır. 1929 yılında Millet Mektepleri açılarak 15-45 yaş grubu arasında olan vatandaşlara okuma yazma öğretilmeye başlanır. Millet Mektepleri sayesinde ilk yıllarda 500 bin vatandaş okuma-yazma öğrenir. Diyarbakır'da da bir yandan okuma yazma bilmeyenlere okur-yazarlık öğretilirken, diğer yandan da okuma bilenlere okuma alışkanlığı kazandırılması için bir çok proje hayata geçirilir.
Amerikan kitaplarından kütüphane
Örneğin bu proje kapsamında, 2 Ekim 1952 tarihinde Diyarbakır Lisesi binasında 200 adet Amerikan kitaplarından oluşan koleksiyon Valinin de katıldığı bir törenle halkın kullanımına açıldı.
Bu kütüphane koleksiyonunda, tarım, teknik, tıp, Amerikan tarihi, biyografi, roman gibi kitaplar yer alırken, İngilizce öğrenmek isteyenlere de ayrıca bu türde kitaplara ulaşmaları sağlanır. Bu kitap koleksiyonu birkaç ay Diyarbakır'da halkın kullanımına sunulduktan sonra tekrar Ankara'ya gönderilir.
Müftülükten cezaevlerine dini ders verilir
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan araştırmada, Diyarbakır'da 1955 yılında okuma-yazma oranının yüzde 19.72’ye çıktığı tespit edilir. Bu tarihlerde aynı şekilde Diyarbakır Müftülüğü tarafından da cezaevinde tutuklu ve hükümlü bulunanların ıslahına yönelik programlar yapılır. Bu programlar kapsamında cezaevindekilere yönelik haftada bir defa din dersi verilmesi ve sinema izletilmesi de hayata geçirilir.
Mahkumlara törenle diploma
13 Şubat 1957 yılında Demokrasiye Güven gazetesinde bu kurslara yönelik yapılan bir haberde şunlara yer verilir: "Cezaevinde tutuklu bulunan mahkumlardan okuma-yazma bilmeyenlere Diyarbakır Valiliği koordinesinde cezaevi müdürlüğü tarafından okuma-yazma kursu açılmış ve kursu başarıyla bitiren 38 mahkuma Valinin de katıldığı resmi bir törenle diplomaları takdim edilmiştir. Bu çalışmalar sayesinde herhangi bir sebeple cezaevine girmiş olan vatandaşların topluma daha yararlı bireyler haline gelmeleri sağlanmıştır."