Bundan yüz yıl öncesine kadar yaklaşık 90 kilometre boyunca Dicle Nehri kenarında bulunan köylerin birçoğunda, yabani güvercinlerin barınması için yüzlerce Boranhane kuruluydu. Bu sayı kimi köylerde, 2-3 kadar olurken, kimi köylerde ise bu sayı 20'yi geçiyordu. Kerpiçten yapılan ve bir kaleyi andıran Boranhanelerde, yaban güvercinlerin girebilmesi için en tepede sıralı küçük pencereler bulunurdu. Boranhanelerin sadece bir giriş kapısı bulunurdu.
Hükümet, barut yapımı için gübreleri toplardı
Boranhaneler belli aralıklarla düzenli olarak temizlenir ve gübreleri buradan alınırdı. Boranhanelerde güvercinlerin bıraktığı 'Koğa' denilen gübre de, hem karpuz-kavun yapan Boranhane sahiplerinin ihtiyacı için kullanılır, hem de diğer karpuz ve kavun yetiştiricilerine kilo usulü satılırdı. Gübrenin büyük bir kısmı ise hükümet görevlileri tarafından teslim alınır ve kara barut yapımı için baruthanelere gönderilirdi. Bir Boranhaneden yılda 10 ton güvercin gübresi toplanabiliyordu
En büyük Boranhane Karaçalı'da bulunuyordu
Boranhanelerin içinde güvercinlerin yuva yapması için düzenekler kurulurdu. Güvercinler beslenmezdi. Gündüz beslenmek için buradan ayrılan güvercinler, karanlık çökmeden önce barınmak için tekrar bu Boranhanelere dönerdi. Güvercinlerin gübresinden ve etinden faydalanan köylüler, yem bulmada zorluk çeken güvercinler için sadece kışın Ocak-Aralık aylarında buradaki güvercinleri besler, onun haricindeki aylarda güvercinlere yem vermezlerdi.
Harap Boranhaneler ayakta duruyor
Kışın aynı şekilde Boranhanelere gece giren köylüler, burada özellikle damızlık olan yaşlı güvercinleri yemek ve kavurma için keserlerdi. Diyarbakır'da günümüze kadar gelebilen Boranhaneler ise kente 8 kilometre uzaklıkta Diyarbakır-Silvan karayolunun sağında bulunan Karaçalı (Til Alo) köyünde bulunuyordu. Bu köyde halen kullanılmayan ve güvercinlerin terk ettiği dört adet Boranhane harap durumda olsa bile ayakta duruyor.
Başka gübrelere ihtiyaç yoktu
Boranhanelerde elde edilen gübreler, Dicle Nehri kıyısındaki kumluk arazilerde karpuz ve kavun yetiştiren üreticiler için zengin bir kaynaktı. Yetiştiriciler hiçbir masrafa girmez, sadece doğal ve potasyum azotat konusunda zengin olan bu gübreleri kullanarak tadı damaklarda kalan karpuz ve kavunları yetiştirirlerdi. Çok az miktarda kullanılan bu gübreler, hiçbir suni gübreye ihtiyaç kalmadan yetiştiricilerin masrafa girmeden üretim yapmalarını sağlıyordu.
Diyarbakır mutfağının vazgeçilmeziydi
Boranhanelerde elde edilen yabani güvercinlerin eti, bir zamanlar Diyarbakır mutfağının yemek mönülerini de süslerdi. Kızartması, kavurması, kebabı ve haşlaması yapılan güvercin eti, işinin ehli ev kadınları ya da aşçıları tarafından hazırlanırdı. Diyarbakır mutfak kültürü üzerine yazılan eski kitaplarda Diyarbakır'a özgü et yemekleri sıralanırken, bunların başında güvercin eti ile yapılan yemek ve kebap çeşitleri gelirdi. Kışın kesilen boranlar, pazara getirilip piyasaya sürülürdü.
Balıkçılarbaşı ve Bağlar'da satışa sunulurdu
Bundan 25-30 yıl öncesine kadar bile Balıkçılarbaşı Melik Ahmet, Mardin Kapı ve Bağlar Dörtyol'a kurulan seyyar pazarlarda çuvallar içinde kesilmiş boran etleri satışa sunuluyordu. 1680 yılında Diyarbakır'a gelen Polonyalı Simeon, seyahatnamesinde Boranhanelerde yetiştirilen yabani güvercinlerden bahsetmiş ve şunları yazmıştı: "Tokat'ın paçası, Halep'in mıklası ve Harput'un çakıl ekmeği gibi Amid'in de güvercin kebabı meşhurdur..."
Boranhaneler harap olduktan sonra tescillendi!
Bilinçsiz avlanma, su alanlarının kirletilmesi, suni gübrelerin yaygınlaşması ve barut kullanılması ile Boranların barındığı Boranhaneler Diyarbakır'da tarih sayfalarına gömüldü. Halen Karaçalı (Til Alo) köyünde bulunan ve kullanılamaz durumdaki 4 Boranhane ise Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından üç yıl önce uzmanların hazırladığı raporlar sonrasında kültürel anıtsal yapı olarak tescil edildi. Halen kullanılmayan ve harap durumdaki olan bu Boranhaneler aynı zamanda Avrupa Konseyi Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Envanteri listesine alınarak Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından koruma derecesi "anıtsal" olarak kayıtlara geçmiştir. (Sürecek)