Şüphesiz haber yapmak gazeteciliğin temel uğraşı ve felsefesidir. Gazetecilik, gazetecinin yaptığı bir iş olarak haber yapma üzerine değişim göstermiştir, tarih boyunca. Gazeteciğin yaşamış olduğu değişime, toplumda meydana gelen sosyal ve siyasal bilinç ve gelişen teknolojinin etkileri belirleyici olmuştur.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle mesaj yazmaktan çok gazeteciliği mesleğinin dünden bugüne geçirmiş olduğu değişime bir göz atmakta fayda görüyoruz. Bu değişim gazetecinin haber yapmasından, haberi yapıştırmağa doğru bir evrim geçirme ekseni üzerinde gözlenmektedir.
Gazetecilik tarihinde yaşanan miladı teknolojinin ve de özellikle bilgisayar ve internet gibi iki insanoğlu harikasının kullanımıyla başlatabiliriz. Bilgisayar ve internetin basın sektöründe kullanmaya başlanması elbette bir Milat olarak kabul etmek mümkündür.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, bilgisayar ve internetin haber yapmada kullanılmadan önce gazetecinin bunda daha yoğun ve daha fazla emeği vardı; ancak internet kullanımıyla başlanan süreçte haber yapmada gazetecinin emeği olmakla beraber yine de bir emekten söz etmemek gerçekçi olmaz.
İnternetin Kullanımından Önceki Dönemde
Bu dönemde hem gazetecinin, hem mesleğin hem de haberin çok büyük değeri vardır. Gazeteci bu dönemde yaptığı işte daha fazla itibara dikkat eder, işine ciddiyetle sarılır hatta meslek uğruna bedel ödemeyi her zaman göz almıştır. Düşüncesini özgürce ifade etme uğruna para ve hapis cezalarına aldırmamıştır. Hatta kimi zaman canını bile ortaya koymaktan geri durmamıştır.
Bir haber ne zaman güzel, ne zaman hedefine ulaşır?
Bir haber sahada üretilirse ve özüne gazetecinin emeği dokunmuşsa lezzetli olur; okura güzel gelir. Sahada elde edilen ham bilgiler, gazetecinin süzgecinden ustalıkla geçtiği zaman ve eleştirel değer taşıyorsa hedefine ulaşır.
Bu dönemde siyasetçiler, bürokratlar, iş adamları basın mensuplarından çekinirlerdi tabiri caizse. Sarf edecekleri sözlerin kendilerine neye mal olabileceği ihtimali üzerine basın mensuplarının karşısına çıkarlardı. Deyim yerindeyse konuşmaya başladıkları zaman kılı kırk yararlardı.
Değişen durum giderek basın mensuplarının aleyhine bir seyir izledi. Bu da internetli dönemde oldu. Bunda iletişim teknolojisinin faydaları gazeteciler tarafından mesleki etik sorumluluğu kapsamında değerlendirememesi etkili oldu. Diğer taraftan gazetecilerin küçük çıkar peşinde koşarak işlerine dayı/yeğen gibi öğeleri sokmaları da mesleğin ve kendilerinin itibar kaybına neden oldu. Hatta mesleğin literatürüne “Komşu Hukuku”, “Dost Hukuku”, “Arkadaş Hukuku” gibi kavramlar bile yerleşti. Ne demek bu kavramlar peki? Bu kavramlar çerçevesinde birçok ilgilinin “açıkları” gazeteciler tarafından kamuoyundan gizlenmiş oldu maalesef!
İnternetli Dönemde
Bu dönemde hem haber, hem meslek hem de gazetecinin kendisi büyük oranda değer kaybetmiştir. Yaptığı işte çok az emek sahibi olan gazetecinin doğal olarak itibarı düşer, mesleği de aşınır.
Eğer gazeteci haberi yaparsa kendisi etkili olur. Eğer yapılmış haberi kendisi yayınlarsa kendisi yönetilmiş olur. Gazeteci haberi kendi düşüncesiyle kurgularken kurum amiri tarafından görevlendirilmiş personel “güdümlü” bir pozisyonda olur. Bu anlamda gazetecinin haberi elbette özgür bir ruha sahip olur.
Bu durum gazetecinin tamamıyla haber sahasında olup olmamasına, bu alanda bizzat haber yapıp yapamama yeteneğine bağlıdır.
Bu dönemde habercinin önemli bir oranda sahada haber peşinde olmadığı, bu anlamda haber kurgusunu kurma yeteneğinin gittikçe köreldiği görülmektedir. Peki, bu nasıl olabilmektedir?
Günümüzde her resmi kurumun, her siyasetçinin hatta her şirketin basın konusunda görevlendirilmiş bir personeli bulunmaktadır. Bu personelin asli görevi bulunduğu kurum ile basın mensupları arasında bir köprü kurmak, daha da somutlaştırırsak kurum amirinin yapacağı bir basın açıklama metnini işin ehline aktarmaktır. Ama iş burada bitmiyor. Bu personel amirinin vermiş olduğu ya da yapmış olduğu bir etkinliği bizzat haberleştirerek gazetecinin görevini yapıyor. Haber kurgusunu, haber başlığını kendisi oluşturuyor. Tabi tamamen kurumunun çıkarını gözeterek bunu yapıyor. Ve hazırladığı haberi basın mensuplarının maillerine atıveriyor. “Zavallı gazeteci” sadece kopyala yapıştır yapıyor.
Evet, burada bütün bunlar yapılırken gazetecilik ve gazeteci adeta yok ediliyor. Gazeteci sahaya gitmez oluyor, haber yapma yeteneği cılızlaşıyor ve en önemlisi haberin getireceği eleştiri özelliği tamamen yok edilmiş oluyor. Bu da dördüncü güç olarak kabul edilen demokrasinin olmazsa olmazlarından olan basın kurumsal olarak ortadan kaldırılmış oluyor. Son süreç yaşanan gazetecilik tipi ne yazık ki budur!
Her şeye rağmen ontolojik olarak basın demokrasilerin önemli bir kurumudur. Bu anlamda gazetecilerin siyaseten daha özgürce düşüncelerini ifade etmeleri, ekonomik olarak daha müreffeh bir yaşama sahip olmaları gerek bir düzen dileğiyle, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününüz kutlu olsun, böyle günlerinizi daha çok siz kutlayın değerli meslektaşlarım.
Saygıyla…