Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

 

SÜMERLER'İN HAZİN SONU...

Sümerler günümüzden 7-8 bin yıl önce Mezopotamya'ya yerleşerek yüksek bir uygarlık kurmuşlardı.

Sümerler kurdukları uygarlıkta rahat ve rehavet içinde yaşarken, yıkılışından 100-150 yıl kadar önce  Arabistan içlerinden Akatlar diye bir kavmin insanları Sümer kentlerinde çalışmak için akın akın gelmeye başlıyorlar. 

Bir kısım Sümerler bunlara karşı çıksa da diğerleri ucuz ve kolay işçilik ve köle gözüyle baktıklarından göz yumuyorlar. 

150 yıl içinde işler değişiyor, Akatlar kentleri yakıp yıkıyor, Sümerleri öldürüyor ve sonra iktidarı ele geçiriyorlar.

Sümerlerin son günlerinde bir bilge kil tablete şöyle yazıyor.

"FARK EDEMEDİK GEÇ KALDIK.

AMAN TANRIM BU VAHŞİLER HEPİMİZİ YOK EDECEK.

TANRIM BİZİ AFFET.

BİZDEN SONRA GELENLER BUNLARI OKURSA BELKİ DERS ALIR.”

Ve Sümer devleti yıkılır Akadlar Sümer uygarlığının üstüne oturur. 

Ne yazık ki bu bir tarihi gerçek.

Sizce ders alınmış mı?

 

                                                       &

Müjde;

Katiller, tecavüzcüler, dolandırıcılar ve uyuşturucu satıcıları yasal kılıfına uydurulup cezaevinden tahliye ediliyor.

Bu ne demektir biliyor musunuz?

Demek oluyor ki hapishaneler bilim yuvası, kaliteli insanların yerleşkesi haline geliyor.

                                                         &

 

Biraz da gülelim ağlanacak halimize;

BALTAYI TAŞA VURMAK BU OLSA GEREK

Adamın biri hanımının huysuzluğundan şikâyet edermiş.

Bilge bir adam, “Ona her zaman tatlı sözler söyle. Hangi iş olursa olsun, onu methet” demiş.

Akşam eve gelir, yemeğini yerken başlar yemeği övmeye.

Hayatım der ömrümde hiç bu kadar güzel yemek yemedim; deyince kadın öfkelenir.

“Zehir zıkkım ye. Yıllar oldu benim yemeğimi bir kere olsun methetmedin. Bugün komşunun getirdiği yemeği övüyorsun. Allah belanı versin.”  der.

Baltayı taşa vurmaya bundan güzel bir örnek daha var mı acaba?

                 

&

Beğendiğim bir sözdür;

Kötülerin kazanması için, iyilerin seyirci kalması yeterlidir.

 

                                                             &

 

Türkiye Ne Zaman düzelir?

Bence Türkiye, ne zaman hep bir ağızdan; Şeriata, Faşizme, Karanlığa geçit yok, derse işte o zaman kurtulur.

&

Şimdi de sıra haftanın öğüdünde

         Kirveme öğütler

           Kirvem; Ünlü fizikçi Albert Einstein tarafından söylenmiş olan "Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.” sözü bir ülkede yaşayan insanların alacağı eğitimin o ülkenin geleceğini, olanaklarını ve bağımsızlığını şekillendireceğini anlatmaktadır.

           Ve bir şiirim, dilerim beğenirsiniz.

    SICAKLIĞIN

Karda, kışta

Soğukta, ayazda.

Bardaktan boşalırcasına

Yağan yağmurda,

Seni anımsarım.

 

Zozanda

Dişler birbirine vurur,

Vücuda elektrik çarpmış gibi olur

Titrer durunca,

Ben Seni anımsarım.

 

Mangal ısıtmaz,

Yorgan kar etmez,

Sobaya odun yetmez,

Isınmak bir hayal gibidir.

O zaman seni hatırlarım.

Ne yapayım

Ancak sıcaklığın ısıtabiliyordu beni… 

                                        &

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;

Bir an önce hafif raylı sistem başlanıp, bitirilsin.       

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbekir 5 nolu cezaevi geleceğe ibret olsun diye gerçeğine uygun bir şekilde müzeye dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.