Sokak hayvanlarıyla ilgili yasa teklifi TBMM’ye sunuldu, ancak hala tartışılıyor. Bu konuda halk ve meclis ikiye bölünmüş durumda. Hayvan hakları savunucuları yasa teklifinde bulunan köpeklerin uyutulması maddesini asla kabul etmiyorlar. Bir yandan da başıboş köpekler tarafından saldırıya uğrayan çocukların aileleri köpeklerin uyutulmasının doğru olduğunu düşünüyor.

Yeryüzü sadece insana tahsil edilen bir alan değil. İnsanlar dışında bu ekosistemde yaşayan binlerce canlı var. Doğası gereği kimi canlılar vahşi ve yırtıcı olabiliyor. Sokaklarda grup halinde gezen köpekleri görünce endişe ve korkuya kapılan insanlar elbette var. Haklı da olabilirler. Ama korktuğumuz için onları bu yeryüzünden silemeyiz. 

Peki neler yapabiliriz?

Sokak hayvanları ile ilgili Meclis’e yeni bir yasa sunuldu. Aylardır tartışma konusu olan yasanın detayları şöyle;
Barınaklara alınan köpekler sağlık kontrolünden geçecek, sahiplendirme süresi olacak. 30 gün içinde sahiplenilmeyen köpekler uyutulacak ve barınaklara yeni köpekler alınacak. Bu döngü devam edecek. Hayvan barınakları konusunda belediyelere denetim artacak. Barınaklara ayırılan bütçeyi kullanmayan yerel yönetimler ceza alacak. İl ve ilçelerde toplama ve kısırlaştırma merkezleri açılacak. Bu yasada ötenazi kavramını sıkça duyduk. 

Peki nedir bu ötenazi?

Hastalığın çaresinin olmadığı ve kişi acılar içinde kıvranırken ölümün kaçınılmaz olduğu durumlarda kişinin tıbbi yardımla öldürülmesine ‘ötenazi’ denir. 
Yani sağlıklı bir hayvana ötenazi uygulanması kabul edilemez. Kuduz olan, hastalık bulaştıran köpekler için bu yöntem düşünülebilir. Barınaktaki hayvanların ve toplumun sağlığını riske atan hayvanlar için bu bir seçenek olabilir. Ama sırf sokakta diye ya da barınakta sahiplendirilmedi diye hiçbir canlı bu şekilde öldürülmeyi hak etmiyor. Köpekler evcilleştirilebilen hayvanlar, çok sadık olduklarını da biliyoruz. Bakın tek çözüm uyutmak değildir.


Diğer ülkeler bu sorunu nasıl çözmüş?

Öncelikle bu kısa sürede çözülecek ve kontrol altına alınacak bir sorun değildir. Avrupa ülkeleri barınak şartlarını iyileştirip aynı zamanda kapasitelerini arttırarak hayvanları bu barınaklarda sahiplendirmeye çalışıyor. Caydırıcı cezalarla sahiplendirilen hayvanları başıboş bırakan kişileri cezalandırıyor. Kısırlaştırma ile nüfusun azalmasını sağlayarak, çip sistemiyle sahiplendirilen hayvanla ilgili muhatap bulabiliyor. Çip bulunan hayvanın sahibine kolay bir şekilde ulaşılabiliyor. Hatta birçok ülkede adres değiştiren kişilerin bunu barınaklara bildirmesi gerekiyor. Barınaklar sadece sahiplendirme yapmıyor, aynı zamanda süreç boyunca hayvanın takibini yapıyor. 

İsveç’te barınaklara götürülen hayvanlar sahiplendirilmese bile ömür boyu bakılıyor.

Hollanda sokak hayvanları konusunda örnek gösteriliyor. Oradaki sistem şöyle işliyor; topla, kısırlaştır, aşıla ve aldığın yere bırak. Bütün hayvanların çiple kayıt altına alınması gerekiyor. Hayvanlara zarar veren ya da bakımını yapmayanlar hakkında şikayette bulunmak için bir birim kurulmuş. Sadece hayvan suçları üzerine polis merkezindeki bu birimde şikayetler üzerine suçlulara caydırıcı cezalar bulunmakta. Hollanda’da Hayvan hakları için kurulmuş bir siyasi parti bile mevcut.

Bazı ülkelerde hayvan satın alma vergileri yükseltilerek, vatandaşların satın alması yerine sahiplendirmeye yönlendiriliyor.

Özellikle yerel yönetim, hayvan hakları dernekleri ve STK’lara büyük görev düşüyor.
Tüm bunları ele aldığımızda izlenilecek birçok yol varken ötenaziden vazgeçilmesini umuyor, tüm canlıların yaşamına saygı duyan bir toplum olmamızı diliyorum.