Türkiye ekonomisinin geldiği noktada hepimiz pahalılıktan mustaribiz. Ekonomistler buna enflasyon diyor, biz yaşam pahalılığı.

Enflasyon, belirli bir zaman içerisinde mal ya da hizmetlerin fiyatlarındaki artış ve halkın, alım gücündeki değişikliktir. Yüksek enflasyon, toplumun düşük gelirli kesimine daha fazla zarar verir. Yoksulluk artar ve gelir dağılımında bozulma olur. 

Enflasyon yüksekken, birikim yapanlar yüksek faizlerden yararlanarak servetlerini arttırırken, dar gelirli insanlar ay sonu ancak getiriyor. Yani fakir daha fakir, zengin daha zengin olur.

Esnafa sorsan mağazasına aldığı tişörtü bile dolar kuruyla alıyor. Dolar, mart ayından beri 32 TL kurlarında. Ama dolar sabitken bile ülkemize dolarla gelen hiçbir şeyin fiyatı sabit kalmıyor. 

Çok yakın zamanda Diyarbakır’da şehir içi yolcu taşıma ücretleri 14 TL’den 20 TL’ye yükselecek. Benzin, mazot pahalı evet ama neredeyse 1 yıl geçmeden 6 TL zam yapmak, insanları tabi ki zor durumda bırakıyor. Sadece yol ücretleri değil, en temel ihtiyaç olan barınma, giyinme ve yeme/içmede yapılan zamlar hayatı zorlaştırıyor.

En temel ihtiyaç olan barınmaya bakalım. Diyarbakır’da özellikle depremden sonra ortaya çıkan ‘fırsatçılar’ evleri altından yapılmışçasına bedeller biçiyor. En ucuz kira 7 binden başlıyor ve evde ev değil. Artan ev kiraları cep yakıyor. 

Yeme/içme ihtiyacını iyi kötü herkes karşılıyordur. 3 kg alacağı domatesi 1 kg alarak. Ya da bayramdan bayrama eve giren kırmızı et ile. Aldığı bir tavuğu 4 yemeğe bölerek. Eksik bir biçimde akşam o sofraya bir şeyler konuyor. 

Giyime baktığımızda kışın bir bot, bir mont alacaksan maaşın yarısını bırakıyorsun. Marka olmasına gerek yok, pazarlar, çarşılarda aynı durumda.

Bu konuda bir kesim hayatın pahalılığından isyan ederken, diğer kesim ise “madem pahalılık var, neden AVM’ler kafeler dolu” deyip hayatın pahalı olmadığını iddia ediyor. Yapılan zamlar hayat kalitesini o kadar düşürüyor ki ‘indirim kovalamak’ diye bir tabir yerleşti dilimize. Bugün 20 TL’ye alınan bir süt bir hafta sonra 25 TL’ye alınıyor. Bu durumda insanların stok yapmasına neden oluyor.

Zamların ardı arkası gelmiyor. Eskiden zamlar alıştıra alıştıra ve yılda bir yapılırdı. Şimdi zamlar yakın aralıklarla ve ciddi artışlarla yapılıyor.
Sonumuz hayrola…