Ağayla marabanın öyküsüyle başlayalım... Köyün ağasıyla marabası, yolda ilerlerken kenarda kurumuş def-i hacet artığı görürler... Ağa bu ya, üstünlük kuracak marabasına ve söyler: -Bu haceti yersen sana 10 altın vereceğim. Yoksulluktan gına gelmiş maraba, fırsatı tepmez ve zorlanarak da olsa haceti yer ve 10 altını alır. İkili yola koyulur...
Maraba küçük düştüğünü düşünerek “Keşke yemeseydim” diye iç geçirir.
Ağa ise marabasına kaptırdığı 10 altını düşünerek, pişman olur.
Derken biraz ileride bir def-i hacet artığı daha görürler.
Maraba küçük düşürdüğü için ağadan intikam almak ister. Ağa’ya söyler:
-Bu haceti yersen sana, verdiğin 10 altını geri vereceğim.
Ağa ise verdiği için pişman olduğu 10 altını geri alabilmek düşüncesiyle fırsatı kaçırmaz ve zorlanarak da olsa yer ve 10 altınını geri alır.
Biraz daha ilerleyince ikisinin de içine bir kurt düşer.
İkimiz de bu haceti yedik ame elimize bir şey geçmedi, öyle ise biz bu b.ku niye yedik?
*
Dönelim gerçek dünyaya.
Üç haftadır siyaset tabiri caiz ise tam bir kazan ve kaynıyor.
Birileri yine Kürt sorunu üzerinden bir şeyler pişiriyor.
Ne pişirildiğini bilen yok.
Kafalarda binbir soru şimşek gibi yanıp sönüyor.
Her şey İmralı’ya endekslenmiş gibi görünüyor.
Saray’ınsözcüleri ısrarla çözüm süreci gibi bir şey yok diyor.
Anlatılanlara göre DEM’in de gelişmelerden pek haberi yokmuş.
Bu heyula içinde bir yeni iddia daha ortaya atıldı.
Bir video veya yazılı mesajdan söz ediliyor.
Bu video veya mesajının TBMM Kürsüsü’nden okunacağı/izletileceği dillerde.
Durum böyle olunca mesajın kinden geldiği ve kimin grubunda kamuoyuna açıklanacağı da bir başka merak edilen nokta.
Kimileri bu video mesajının Bahçeli’nin yaptığı açıklamalar sonrasında sessizliği gömülen, sadece bir X mesajı ile olayı yorumlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait olacağını dile getiriyor.
Bir kısmının tahmini ise çok daha dikkat çekici.
Bu kesime göre mesaj veya video doğrudan Abdullah Öcalan’dan gelecek ve DEM’in grubunda kamuoyuna açıklanacak.
2013 Newroz’u gibi bir mesaj.
*
Yine ağayla marabanın öyküsüne dönersek.
Eyyyy AKP/MHP iktidarı;
Madem ki çözümün adresi İmralı idi, bunca yılımızı neden heba ettin?
Binlerce insanın öyle veya böyle hayatını bağışlamasına neden mani olmadın?
Kürdün ve Türkün anası neden ağlamaya devam etti?
Yüz milyarlarca doların savaşa akmasına neden vesile oldun?
Savaşa ayırdığın bütçe yüzünden, halkı neden daha da yoksullaştırdın?
“Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok” dedi insanlar. “Sorunun çözümü silahta değil masada diye” vurguladılar.
Zürcaciye dükkanındaki fil gibi Dolmabahçe Masası’nı neden yıktın?
Çözümün adresi de aktörü de belli idi ise çözümden neden kaçtın?
Bu yaptıkların yüzünden şimdi insanlar, insanoğlunun hayatındaki en ulvi kavramlarından biri olan “barış” kelimesini duyunca, meşhur “U” dönüşlerin yüzünden büyük bir ikileme düşüyor. Bunu görebiliyor musun?
İnsanların barış umutlarını yerle yeksan etmeye ne hakkın vardı?
Tüm bu sorular çok yakıcı geldi ise ve tablonun sorumlusu sen isen, ki bunu idrak edebildiğin anlaşılıyor;
Peki madem öyle o yerdekini niye yedin de şimdi yine çözüm için Kürdün peşine düştün?