Araştırma şirketleri son yıllarda yaptıkları çalışmalarla halkın eğilimini ve tutumunu tahmin etmede önemli veriler sunan kuruluşlar olarak Türkiye’de adeta siyasi liderlerin ne yapmaları gerektiği konusunda birer yol gösterici olarak öne çıkmayı başarabilmişlerdir. Bununla beraber kimi zaman eleştirildikleri veya tepki aldıklarını belirtmekte yarar vardır. Özellikle seçmenin tutum belirlemede algı yaratma noktasında manipüle edici bir işlev de gösterdikleri iddia edilerek bu noktada bazen de tepki topladıkları bilinmektedir.
Siyasi alanın en dikkat çekici kuşkusuz seçimler olmaktadır. Özellikle araştırma şirketleri seçimle ilgili çalışmalarına büyük önem vermekte, bu konuda mümkün olduğu kadar çalışmalarında hassas davrandıkları şirket yöneticileri tarafından medya aracılığıyla yaptıkları açıklamalardan anlaşılmaktadır.
Özellikle “bugün seçim olsa hangi partiye/kime oy vereceksiniz?” sorusu kamuoyunun da hem merak ettiği bilinen bir gerçektir. Araştırma şirketleri yaptıkları çalışmalarının sonuçlarını kamuoyu ile paylaşarak siyasi nabzının ne olduğunun yanında siyasi sürecin gelecekte nasıl bir şekle de bürüneceğinin ip uçlarını veriyor. Eğer iktidarlar lehine veriler ortaya çıkarsa, muhalif kesim ilgili şirketin ortaya koyduğu verileri inandırıcı bulmamakta; yok eğer muhalefet partilerinin oy oranlarında yükselme varsa bu kez iktidar cephesi sonuçlara itibar etmeme yönünde bir tutum ortaya koymaktadır.
Bu çerçevede gelelim son yapılan bir araştırma şirketinin bulduğu verilere. Bakalım son durum nasıldır siyasi partiler açısından.MetroPOLL araştırma şirketi Nisan ayı itibarıyla yaptığı bir araştırma ile halkın nabzını mercek altına almaya çalışmış. Buna göre;
"Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz" sorusunun yöneltildiği ankette; AK Parti, CHP ve İYİ Parti barajı geçerken kararsızlar yüzde 20 ile ikinci parti oldu. Ankette ayrıca uzun süre sonra MHP'nin HDP'yi geçtiği de görüldü.
Ankete göre kararsız, protesto ve cevapsız oylar dağıtılmadan AK Parti'nin oy oranı yüzde 27, CHP'nin yüzde 18, İYİ Parti'nin yüzde 11, MHP'nin yüzde 9, HDP'nin yüzde 8, Saadet Partisi'nin ve DEVA Partisi'nin yüzde 2, Gelecek Partisi'nin ise yüzde 1 oy aldığı görülmektedir.
AK Parti, CHP ve İYİ Parti'nin barajı geçtiği ankette, 24 Haziran 2018 milletvekili seçimlerine göre barajı geçebilen HDP ve MHP ise yüzde 8 ve yüzde 9 ile baraj altında olduğu ve bu sonuçla birlikte uzun bir süre sonra MHP'nin MetroPOLL anketlerinde HDP'yi geçtiği anlaşılmaktadır.
Kararsız Seçmenler Bir Parti Gibi…
Ankete bakılırsa bazı beriler dikkat çekmektedir. Ankette en dikkat çeken sonuç ise yüzde 20 olarak ölçülen kararsız seçmen olmuştur. Araştırmada "Kararsızım" diyenler 8.7, "protesto oy" diyenler yüzde 6, "cevap yok" diyenler ise 5.9 olarak belirlendi.
Bu verilerin toplamı yaklaşık yüzde 20 oluşturmaktadır ki, bu oran ana muhalefet partisi olan CHP’nin aldığı oy oranını geçmiş durumdadır. Adeta iktidar olan AK Partiye rakip veya alternatif bir güç gibi durmaktadır.
Bu verilere bütün siyasi partilerin liderleri elbette bakmışlardır. Şu soruyu bütün liderlerin kendilerine sorduğu tahmin etmek zor değildir: Acaba bu kararsızları kendi partime nasıl çekebilirim?
Türk siyasi tarihinde hemen hemen her seçim öncesinde önemli oranda karasız bir seçmen kitlesi var olagelmiştir. Ancak kararsız seçmenin yüzde 20’ye varan bir orana eriştiği zaman sonraki seçimlerde büyük alt-üst oluşların yaşandığı görülmüştür. Nitekim böylesi durumlarda daha önceki seçimlerde ANAP; DYP, DSP, CHP ve MHP baraj altında kalmış ve meclise girememişlerdir. Bunun sonucunda ANAP (Anavatan Partisi), DYP (Doğruyol Partisi) ve DSP (Demokratik Sol Parti) bir dönem iktidar olmuş, Türkiye’yi yönetmelerine rağmen neredeyse siyasi haritadan silinmiş bir duruma geçtiler. Bunlarla beraber Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit gibi başbakanlık yapmış siyasetçiler adeta evlerine çekilmek zorunda kalmışlardı.
Hali hazırda Recep Tayyip Erdoğan gibi bir karizmatik lider iktidarda ve Türkiye’nin hem içte hem dışta hassas bir süreçten geçtiği bir dönemde önümüzdeki süreçte olası bir seçimde sonuçların nasıl olacağı tahmin etmek çok güç. Ancak “Türkiye’nin Beka Sorununun” sıkça vurgulandığı bir süreçte ülkeyi yöneten iktidarın olası bir seçimde siyaseten tedbir alacağını ön görmek zor değildir. Seçimlerin 2023’te yapılacağı iktidar cephesinden sıkça açıklanırken zaman zaman ana muhalefet partisi olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun erken seçim talebini ortaya koyduğuna tanık olduk.
Öyle görünüyor ki, muhalefetin bu talebi “talep olmaktan” ileriye gitmeyeceği ve seçimlerin yasalar çerçevesinde tarihinde yapılacağıdır. Yaşanan Pandemi süreci nedeniyle iktidara muhalif kesimler meydanlara çıkarak kendilerince kötü yönetilmeye karşı ses de çıkaramadıkları ortada. Hal böyle iken iktidar bir nebze bu noktada rahat gibi. Fakat iktidar partisi olan AK Parti kurmaylarını da bu benzeri anket sonuçları onları düşündürecektir. Elbette kararsız seçmenin varlığı doğal ama bir yere kadar. Bunların mutlaka kazanılması istenecek ve buna göre politik arayışlara girilecektir.
Seçime kadar daha çok anket yapılacak ve yeni bulgular elde edilecektir şüphesiz. Tabi bunun yanında hem cumhur ittifakını oluşturan siyasi partiler hem de millet ittifakında yer alan siyasi partiler bizzat anketler yaptırıyorlar ve buradan çıkan veriler ışığında birbirlerine yüklenmeye çalışıyorlar. Özellikle Salı günleri mecliste yapılan grup toplantılarında kullanılan gerilimin dilinin arka planında yapılan anketlerin ortaya koyduğu bulgulara da biraz dayanmaktadır, diyebiliriz.
Halk olarak biz, gerilimsiz bir siyaset dili talep ediyor ve politikacılardan bunu bekliyoruz. Biz zaten biraz gerginiz bari siz biraz daha bizi germeyin.
Diyarbekirsporun 2.lige çıkma başarısı göstermesinden dolayı başta sahada ter döken ve futbolun "adaletin" den kahır çeken oyuncuları, teknik ekibi ve başkanın şahsında başarıda katkı sahibi olan herkesi bir futbolsever olarak tebrik ediyorum. Diyarbekirsporun bölgemizde spor adına önümüzdeki sezon ortaya koyacağı temsiliyet şimdiden hayırlı olsun.
Saygıyla…