Dünya tarihinin son yüzyılındaki en güçlü aktörlerden biri Amerika Birleşik Devletleridir.
Küresel düzende yarattığı etkilerle, çoğu zaman ‘baş belası’ bir aktör haline gelmiştir. Hem ekonomik hem de askeri gücüyle dünyayı şekillendiren bu ülke, çoğu zaman kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmiş ve bu hareketleri, küresel istikrarsızlığa yol açmıştır.
Amerika'nın dış politikadaki en dikkat çekici stratejilerinden biri, askeri müdahalelerle dünyaya şekil verme çabasıdır. Bu konuda birçok yerde başarılı da olmuştur. Ortadoğu, bu müdahalelerin belki de en fazla etki bıraktığı bölgelerin başında gelmektedir. 2003'teki Irak Savaşı, bu müdahalelerin en önemli örneğidir. Savaşın ardından Irak, bir iç savaşın eşiğine gelirken, bölgedeki diğer ülkelerde de istikrarsızlık arttı. Amerika'nın temel hedefi, ulusal güvenliğini sağlamak ve bölgedeki petrol kaynaklarını denetim altına almaktı. Ancak bu müdahaleler, milyonlarca insanın ölümüne, göç etmesine ve bölgesel bir felakete yol açtı.
Bu müdahaleler sadece Orta Doğu'da değil, Latin Amerika’dan tutun Afrika ve Asya'ya kadar uzanan bir coğrafyada can ve mal kaybına neden oldu. Amerika'nın bu tür müdahaleleri, çoğu zaman yerel halkın istekleriyle örtüşmez. Bu durum daha büyük bir karışıklıklara neden olur.
Amerika mütemadiyen “özgürlük ve demokrasi” getirme iddiasında olarak ‘çalışır’. Bu durum halkların hiçbir hakkına saygı duymadan pervasızca bir işlem haline gelir.
Amerika, gücünü yalnızca askeri müdahalelerle sınırlı bırakmaz. Zaman zaman küresel ekonomik düzene yaptığı müdahaleler, dünya ekonomisinin güç dengesini ciddi şekilde etkiler ve yer yer değiştirir. Amerikan Doları, neredeyse dünya para birimi olarak kabul edilmekte ve bu da ABD'nin ekonomik olarak küresel düzeydeki baskıcı gücünü güçlendirmektedir.
Bu ekonomik güç, dünya genelinde ciddi eşitsizliklere yol açmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler, Amerika’nın ya da onun kontrolündeki uluslararası finans kuruluşların zorla dayattığı borçlanma politikaları nedeniyle sürekli borç krizlerine girmektedir. IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar birçok ülkenin ekonomik bağımsızlıklarını sınırlamaktadır. Bu durum, o ülkeleri Amerika'nın ekonomisine bağımlı hale getirmektedir.
Amerika'nın dünya üzerindeki etkisi çok boyutlu ve karmaşıktır. Bir yandan özgürlük ve demokrasi adı altında dünyaya yön verirken, diğer yandan bu taleplerin altında gizli çıkarları yatmaktadır. Dünyanın neresinde bir kaos ve kargaşa varsa, bilinmelidir ki altında mutlaka ABD vardır. Ve bunu yaparken de, ‘iyi ülke’ fotoğrafını vermektedir. Dünyanın başına bela olmuş olan bu güç, küresel barışı da ciddi şekilde tehdit etmekte ve insanoğlunun ortak geleceğine zarar vermektedir.
Allah, tüm insanlığı bu beladan korusun ve kurtarsın …