Fanatizm sözcüğünün Latince kökü, tapınak ya da kutsal yer anlamına gelen fanum’dur. Fanatikus, kendini tam anlamıyla aşırı bir çılgınlıkla tapınağa adamış kişileri nitelemek için kullanılan bir sıfattır.

Çağımızda Fanatizm, aşırı derecede tutkulu bir şekilde bir inanç, fikir, ideoloji, spor takımı veya kişiye duyulan aşırı derecede bağlılık ve hayranlık olarak tanımlanır. Fanatizm, insan psikolojisi üzerinde derin etkiler yapabilir ve çeşitli psikolojik süreçleri tetikleyebilir.

Fanatizm, bireylerin kendilerini bir grupla ya da ideolojiyle bütünleştirmelerine olanak tanır. Bu, kişilerin kendilerini önemli ve anlamlı hissetmelerine yol açabilir.

Fanatizm, başka gruplara karşı olumsuz duygular geliştirme eğiliminde olan "ötekileştirme" sürecini besleyebilir. Bu, düşmanlık, nefret ve ayrımcılık gibi olumsuz davranışlara yol açabilir.

Fanatizm, kişilerin kendi inançlarını destekleyen bilgileri kabul etmeye daha açık, karşıt görüşleri reddetmeye ise daha kapalı hale getirebilir. Bu da eleştirel düşünceyi sınırlayabilir.

Psikolojik açıdan fanatizmi anlamak, toplumun bu tür davranışları önlemek için nasıl mücadele edebileceği konusunda önemli bir adımdır. Bu anlayış, eğitim, bilinçlendirme ve hoşgörüyü teşvik etme gibi stratejilerle birleştirildiğinde, fanatizmi azaltmaya yardımcı olabilir. Fanatizm kontrolsüz bir heyecan eşliğinde, bir konuya sosyal normları hiçe sayacak derecede aşırı bağlanma halidir. Ülkemizde özellikle spor alanında karşılaştığımız fanatizm genellikle anti sosyal kişilik bozukluğu yaşayan bireylerde görülüyor.

Sporda fanatizm ve holiganlık boyutu daha çok psikopatik ve anti sosyal kişilik bozukluğu yaşayan bireylerde görülüyor. Bu kişiler sosyal hayatlarında da saldırgan, geçimsiz, toplum kurallarına direnen, her türlü öneri ve eleştiriye kapalı, sorumsuz, empatiden yoksun ve saygısız kişiliklerdir. Özellikle maçlarda olay çıkaran kişilerin gizli ya da açık kişilik bozukluğu yaşayan bireyler olduğu ve alkol kullanımının da bu olumsuz davranışları tetikledi görüşmüştür. 

Peki Fanatizmin ortaya çıkma sebebi nedir?

Ait olma ihtiyacı

Kişinin kendini bir yere ait hissedememesi ve fanatizmi kendisine tutunacak bir dal olarak görmesi görmesi ile başlar. Kimse tarafından kabul edilmeyen kişi bu sayede artık bir gruba dahildir ve değerlidir. Fikirleri soruluyordur ve dikkate alınıyordur. Fanatizmin en önemli noktalarından biri budur. 

Gündelik yaşamın sıkıntılarını unutturacak uğraş bulma çabası
Kişi bulunduğu grubun içimde mutludur. Etrafında tıpkı kendisine benzeyen ve kendisi gibi düşünen insanlar vardır. Bu durum kişinin gündelik yaşam sıkıntılarını unutturmak için iyi bir yoldur. 

Takım tutkusu

Spor alanında tutulan takım fanatik birey için tüm hayatı haline gelmiştir. Bir taraftar ruhu vardır ve takımın kendisine hiçbir faydası olmasa dahi takım gol attığında ya da sayı aldığında büyük bir heyecanla sevinir. Takımın yarattığı tutku vazgeçilmezidir. 

Taraftar gruplarının kendine özel kurduğu dünya
Takım ile birlikte Kişinin hayatında artık yeni bir dünya vardır. O dünya aynı kendisi gibi bağımlı, tutkulu ve fanatik bireylerden oluşmaktadır. Bu yüzden o alan kişinin konfor alanına dönüşmüştür. 

Fanatik psikolojinin temel sorunu ebeveyninden ayrışmayı tamamlayamadan, sağlam bir kimliğe sahip olmadan erişkin yaşama geçmek olduğunu söyleyebiliriz. Kişinin doğru şekilde ayrışma ve bağlanma yaşamaması fanatizm gibi çeşitli sorunlara yol açmaktadır. 

Fanatizm ile başa çıkmanın ilk adımı, farkındalığa ulaşmaktır. Yaşadığınız çevrede belli bir konuda bağnazca veya takıntılı şekilde düşünen ve davranan bireyler olabilir. Bunun yanı sıra çeşitli konularda daha büyük ölçekte manipülasyon, farklı grupları ayrıştırma/dışlama ve anlayışsızlık gibi durumları fark edebilirsiniz. Öncelikle bunların fanatizmin bir türü olabileceğini fark etmelisiniz. 

Fanatizmi yumuşatmak için onun temelinde yatan sabit fikirliliğin tersi olan açık fikirli oluş ve empati üzerinde çalışabiliriz. Çünkü kendimizinkinden farklı bir fikrin de doğruluk payı olabileceğini görmeyi başardığımızda ve bizden farklı düşünenleri anlamaya gayret gösterdiğimizde kendi katı doğrularımıza da yeni bir pencereden bakma fırsatını yakalayabiliriz.