Millet İttifakının Mayıs Seçimlerini kaybetmelerinin ardından CHP’de başlatılan “Değişim” rüzgarına İzmir kapılmadı ve gözü sadece genel başkanlık koltuğunda olan İstanbul BB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na geçit vermedi. İzmir BB Başkanı Tunç Soyer, Ekrem İmamoğlu ile yaptıkları bir saat süren toplantının ardından “Aynı fikirde değiliz” diyerek deyim yerindeyse İmamoğlu’na kapıyı kapattı. Böylece değişim yolunda sosyal demokrasinin önemli kalelerden biri olan İzmir Limanı’na İmamoğlu yanaşamamış oldu.
Evet İzmir bir sosyal demokrasi kalesidir ve bu özelliği ile Türkiye’de birinci sırada yer alır. İzmir bir kimlik kentidir bu anlamda “mezhebine” sosyal demokrat yazılır. Bu çerçevede bakıldığında İzmir şehri muhafazakar bir yapıya sahiptir.
İzmir’e sonra da yerleşenler genel anlamda sosyal demokrat bir fikir kazanmış olur. Başka bir ifadeyle hem eski İzmirliler hem yeni İzmirliler süreç içerisinde sosyal demokratlık potasında kaynaşır ve bir potada erir. İzmirliler hangi siyasi partiye oy verirse versin yine yapısında bir hoşgörü, bir kucaklama vardır.
1994-2000 yılları arası Ege’nin incisi olarak kabul edilen İzmir’de yaklaşık altı yıl yaşadım. Bu süre zarfında İzmir’in ve de İzmirlilerin demokrasinin ana tanıtlarından olan hoşgörü ve farklılıkları kucaklamayı deneyimlediğimi söyleyebilirim. Yapısında kısmen muhafazakarlık taşıyan her hangi bir insan İzmir’de yaşadıkça bu gibi özelliklerini terk ettiği görülür.
Ege Muhafazakarlığı, İç Anadolu’nunkinden Farklıdır
Örneğin Ege’de muhafazakarlık, Anadolu muhafazakarlığından daha farklıdır. Tabiri caizse Ege’de ve özellikle İzmir’de muhafazakar yapıda olan insanlar farklı düşüncelere karşı sert bir tutum izlemezler. İzmir’de yaşayanalar bunu yakından bilirler. Başka bir anlatımla İzmir, bir kutuplaşma şehri değildir.
İzmir şehir merkezi dışında da hoşgörülü olmayı, farklı siyasal ve sosyal anlayış veya yaklaşımları hep olgunlukla karşılamıştır. Bir gazeteci olarak 1994-2000 yılları arası sürecinde İzmir’in haricinde Manisa, Aydın, Denizli gibi şehirleri de gezip mesleki çalışmalarda bulunuyordum. Adı geçen zaman diliminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde PKK’nin güvenlik güçlerine saldırılarının artmıştı. Ege’ye olduğu gibi Türkiye’nin dört bir yanına şehit cenazeleri gönderiliyordu. İnsan psikolojisinin gerginlikler yaşadığı bu haleti ruh ortamında, mesela Ege’de münferit olayların dışında, öyle kapsamlı bir şekilde Ege’de yaşayan Kürtlere her hangi bir yönelim olmamıştır.
Bilakis, terör olaylarının arttığı bu yıllarda yaşadıkları coğrafyayı terk etmek zorunda kalan Kürtler soluğu İstanbul, İzmir, Adana, Antalya gibi şehirlerde alıyordu ve denebilir ki, en rahat yaşama koşullarını İzmir’de bulabiliyordu. Zor koşullar olsa bile İzmir kırsalında barınabiliyor, tarımsal alanlarda iş olanaklarına kavuşabiliyordu. Tabi bunun temelinde İzmir’in sosyal-demokrat olgunluğu yatar.
İzmir’de Sosyal-Demokrasinin Kurumsal Kimliği: CHP
Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt olan CHP, yüz yılı aşkın zaman diliminde en fazla ve kalıcı olarak İzmir’de kök salmış ve kalıcı olmuştur. Demokrat Parti’nin 10 yıllık iktidarı döneminde, İzmir’de DP rüzgarı esmiş olsa da sonraki zamanlarda CHP adeta İzmir’de kurumsallaşmış ve bu şehri kendine kale haline getirmiştir. Bu süreç zarfında gerçekleşmiş olan kurumsallaşma, İzmirlilerde bir sosyal-demokrasi bilincinin oluşumuna yol açmıştır. Bugün İzmir’de sosyal-demokrasiden taviz vermeyen CHP’liler bu tarihsel bilincinin günümüzdeki temsilcileridir.
Biliyorlar ki, CHP’de hedef genel başkan olunca, aslında hedef partinin kurumsal kimliğidir. Bugün CHP’de “Değişim” adı altında yola çıkan İmamoğlu ve yancılarının hedefi de CHP genel başkanlık makamının ele geçirilmesidir. Değişim bahane aslında!
Mayıs 2023 seçimlerinde kazanamamanın sebebi strateji değil, siyasi taktiklerdi. Genel başkanın siyasi vizyonun yetersizliği veya tembelliği değildi. Bunun sebebi o gün konuşmayıp bugün “değişim” kavramının bayraktarlığını yapan ve faturayı sadece Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na ödetmek isteyenlerdir. İşte bunu bilen İzmir, İmamoğlu’na kapıyı kapattı; bunu bile İzmir BB Başkanı Tunç Soyer, Ekrem’e ‘HAYIR!’ dedi.
Saygıyla…