Genel anlamda siyasette değişim talebi, siyasi partilerin tüzük ve programlarında gerçekleştirilmek istenen köklü değişiklikleri ifade eder. Siyasal partilerde beliren siyasal değişiklik talepleri, seçimlerde yaşanan başarısız sonuçlardan sonra ortaya çıkmaktadır. Başarısızlığın getirmiş olduğu yenilgi, siyasal aktörleri yaşanan durumun neden ve sonuçları üzerinde düşünmeye, tahlil etmeye zorlar ve onları yeni politikaları belirlemeye götürür. Bu süreç doğaldır ve makuldür.
Türkiye, demokrasisinin tarihi anlama sahip olan seçimini iki hafta arayla ve iki turu kapsayacak şekilde, yaptı ve yüzyıla yön verecek hükümet de bu şekilde ortaya çıktı. İki ittifak halinde Türk siyaseti, çekişmeli ve gerilimli bir seçim yaşadı öncesinde; ama seçim günü pek sakin geçti. 20 yılı aşan bir süreçte muhalefet bir kez daha AK Partinin öncülük ettiği iktidar blokuna yenildi ve şoka girdi. Halbuki Millet İttifakı adı altında seçime giren muhalefet, iktidara gelmek üzereydi yapılan açıklamalara ve “anket”lere bakılırsa. Bu nedenle kendince haklı olarak çok umutlanmıştı.
Değişim Talebi
Muhalefette değişim talebi daha dillendirilmeden önce iktidar Başkan Erdoğan önderliğinde yep yeni isimlerden oluşan bir kabine oluşturdu ve önceki dönemde başarılı kabul edilen birçok bakan yeni kabinede yer bulamadı. Deyim yerindeyse Sayın Erdoğan, birçok kişi ters köşeye yatırdı. Şimdi yeni kabine ile hükümet, seçim öncesi ekonomi, siyasi ve sosyal alanlarda yapmak istedikleri reformların sözünü yerine getirecek politikaları uygulama ile karşı karşıya. Bunların başında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemindeki restorasyonu gerçekleştirmek ve ekonomi alanındaki hayat pahalılığına bir çare bulmak gelmektedir. Muhalefet tarafına gelince…
Seçimde elde edilen başarısız sonuç sonrasında deyim yerindeyse bir şok yaşandı. Artçı şoklar ise devam etmektedir. Artçı şokların somut ifadeleri İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı çıkış ve açıklamalara bakarak anlamak mümkündür. İmamoğlu yaptığı bu çıkışlarla hem kendinin de ortak olduğu başarısız durumdan kurtarmak ve arkasından Kemal Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlıktan indirmek suretiyle kendisi “değişim” adı altında genel başkanlığa gelmek suretiyle kişisel başarısızlığının üzerini örtmek sinsiliğini ortaya koymaya çalışmaktadır. Sayın İmamoğlu değişim derken somut olarak bir strateji ortaya koymamaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla partide sadece bir genel başkan değişikliği söz konusu olmaktadır. Temelde bir değişim olacaksa, Türk sosyal demokrasisinin siyasi felsefesinde değişim olmalı ve bunun üzerine bir vizyon inşa edilmelidir. Bu vizyon kapsamında kitlelerle yeniden bağlar kurulmalıdır. Yani Kemal gider, İmam gelir bunun adı değişim olmaz.
Başarısızlığı Kemal Bey’e Mal Etmek Haksızlıktır
Muhalefette bazı çevreler-özellikle CHP’de- başarısızlığa kişi ve koltuk odaklı bakmaktadır. Halbuki muhalefet “Demokrasi Bloğu” olarak seçimi kaybetti ve başarısız oldu. Hem 6’lı Masa ve sonra entegre edilen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş hem de dışarıdan ama aslında içeride olan HDP de başarısız oldu ve yenildi. Bu durumda İmamoğlu da başarısız ve mağlup siyaseten. Bakın Sayın Mansur Yavaş’ın şu veya bu şekilde ne çıkışı ne de açıklamaları görülüyor. Çünkü başarısızlığı kabul ediyor ve şu anda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görevini sürdürüyor. Ekrem İmamoğlu ise İstanbul BB Başkanlığı görevini adeta bırakmış ve “Oğulun Babaya Savaşı” sürecinin liderliğine soyunmuş, değişim adı altında “Babaya İhanet” eder bir konuma gelmiştir.
Kemal Bey Doğru Yolda
Kemal Bey, şu anda doğru yolda kantatımıza göre. Bir defa seçimde hezimet denebilecek sonuç yaşanmadı. Örneğin yüzde 30’da kalsaydı, bunun adı hezimet olurdu. Kemal Kılıçdaroğlu, seçimden hemen kısa bir süre sonra parti meclisinde neredeyse köklü değişiklik yaptı. Bunu yaparak kurumsal sorumluluk duygusuna göre hareket etti. Dokuz ay sonra yerel seçimler var ve bu seçimlerde başarılı bir sonuç ortaya koymak için gereken tedbirleri almak parti meclisini yenilemiş CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun sorumluluğundadır. Genel başkanlıktan olası bir ayrılma CHP için daha büyük felaket olur. Ekrem İmamoğlu’nun genel başkanlık koltuğuna gelmek için ortaya koyduğu acelecilik sosyal demokrasi adına bir faciadır. Seçimde başarısızlıkta pay sahibinin öndeliğinde yapılacak olan değişimin siyaseten ne faydası olur? Mansur Bey gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine odaklanmaı hem kendisine hem de CHP2ye faydalı olacak, diye düşünüyoruz. Muhalefetin dışarıdan destekçisi! HDP’de gerçekleştirilmek istenen değişim ise diğer yazımızın konusu olsun. Haftaya bu konuyu karınca kararınca değerlendirmek istiyoruz.
Saygıyla…