Fransız Maliye Bakanı Colbert yaklaşık 340 sene önce vergilendirme mevzusunu şöyle tanımlamış; “Vergileme, kazları bağırtmadan, onlardan mümkün olduğu kadar fazla tüy alma sanatıdır.” Lafı dolandırmadan söyleyeyim; bu kazlar biziz ve artık yolunacak tüylerimiz kalmadı.

Ancak şundan emin olun, vatandaş incir yaprağıyla örtünmeye çalışan Adem’e dönmüş vaziyette ve yolunacak hali kalmadı.
Siz uçan, kaçan kuştan değil,  kümesteki tavuklardan, bordro mahkûmlarından, küçük memurdan, asgari ücretliden, küçük esnaftan,  vergi alıyorsunuz.


Bordro mahkûmu küçük  memurdan, asgari ücretliden, kıt kanat bile geçiremeyen esnaftan aldığınız vergiyle bırakın bütçeyi denkleştirmeyi,  beşli çetenin affettiğiniz vergilerini/borçlarını bile karşılayamazsınız.

Beyler buraya kadar yaptığınız, bir elden verdiğinizin fazlasını diğer elden almaktır.

Ne verdiniz de ne kesiyorsunuz be kardeşim!

Yani sıfıra sıfırı bile aratır oldunuz.
Bir de adına da gelir vergisi diyorsunuz. Neyi üretti, neyi sattı, hangi kazancı elde etti ki, adına gelir vergisi diyorsunuz.
Gelelim işçi maaşlarından kestiğiniz gelir vergisine...
Adamlar evet üretiyorlar, ancak işveren bu üretilenleri alıp satıyor kâr elde ediyor. İşçinin bu gelirden cebine giren bir şey var mı ki gelir vergisi alıyorsunuz?
Üreten işçi ama kâr eden işveren...
Gelelim küçük esnafa.
Adamlar sizden iş istemiyor. Maaş istemiyor. Karınca kararınca geçinmeye çalışıyor. Hem de bir gün aç, bir gün tok.
Ayrıca daha vermeden alıyorsunuz. Bu yetmezmiş gibi tüketirken zengin ile aynı vergiyi alıyorsunuz.
Eşitlikten siz bunu mu anlıyorsunuz?
Eşitlik bu değil Mehmet kardeşim billahi eşitlik bu değil.
Gelelim kemer sıkmaya...
Kemer almaya bile gücü yetmezken siz kemer sık diyorsunuz.
Aşk olsun sana Mehmet Şimşek aşk olsun.
Kemer sıkmak, dar gelirlinin, maaşı ile çalışanın belinin kırılması demek.
Artık söylemekten yoruldum.
Bir devlet vergi ile büyümez.
Hele hele kuru dualarınızla hiç büyümez, dostum.
Neyle mi büyür;
Söyleyeyim;
Üretim ile büyür kardeşim üretim ile…
Sanayi ile büyür,
Tarım ile büyür. 
Biz bunların hangisi ile büyüyeceğiz?
Bütün yükü bordro mahkûmlarının sırtına yüklerseniz,
Bütün yükü asgari ücretlilerin sırtına bindirirseniz,
Bütün yükü küçük esnafın gelirine bağlarsanız, bir yere varamazsınız.
Nokta
 
 
                                            &
 
Bir söz de benden
 
Üretmeden olmaz…
 
&
 
Türkiye ne zaman düzelir
Bir katil ya da bir kaçakçı ile bir aydın arasındaki farkı anladığımız gün, Türkiye kalkınır.
 
&
 
Kulağa hoş gelen sözler
İyi insan secdelerden değil, doğru sözünden ve emanete ihanet etmemesinden tanınır. Hz. ali
 
                                                &
 
Kirveme öğütler
Kirvem;
Kimisi biriyle yaşlanır,
Kimisi biri yüzünden yaşlanır.
 
                                        &
 
Ve yazıma çoğu kez olduğu gibi bir şiirimle son veriyorum.
 
     BİLEMEM
Artık peşinden koşmam,
        Yordun beni sen .
        Sen, gel gelmek istersen .
        Ama ben nafile...
        Gelemem.
        Artık güzel sözler söyleyemem,
        Tükettin beni sen.
        Sen, söyle söylemek istersen.
        Ama ben nafile...
        Söyleyemem.
        Artık sana gülemem,
        İçimi kararttın sen.
        Sen gül gülmek istersen.
        Ama ben nafile...
        Gülemem.
             Recep Yılmaz
 
                                                   &
 
Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;    
Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.
Daha da önemlisi,
Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.
Dostça kalın.