ACABA, HEKİMLER NE İSTİYOR?

Tabip Odası olarak bize, “hekimlerin taleplerini dikkate almıyorsunuz” eleştirisi yapılıyor. Bu eleştiriyi sadece Tabip Odası muhalifleri yapmıyor. İçeriden dostlar da aynı eleştiriyi yapıyor. Hekimler gerçekten ne istiyor?

Abone Ol

Bunun için onca cümle yerine saha ziyaretleri diyaloglarını paylaşmak istedim.
Her Çarşamba rutinleşen ‘Aile Hekimlerine Vergide Adalet’ eylemi için bir ASM ziyaretinde, genç bir hekim “Oda hekimler için bir şey yapmıyor” diyor. 
Bu hekimi tanıyan aktivistlerden biri “Ama doktor hanım pandemi döneminde Odayı aramıştınız. Kalma sorununuz vardı. Tabip Odası size otelde güvenli bir şekilde barınma imkanı sağlamıştı. Sizce bu bir şey sayılmıyor mu?” diye soruyor. 
“Doğru, mecburi hizmete gelmiştim. Karantina sürecinde Tabip Odasını aramıştım. Bana destek olmuştu. Ama bu yeterli değil…”
“Odaya üye oldunuz mu? o dönem üye olacağını söylemiştiniz?”
“Hayır. Ama bir hekim sendikasına üye oldum. Benim tek talebim ücretlerin artışıdır.”
“Sendikanıza hiç gittiniz mi ?”
“Hayır. Yeri var mı yok mu bilmiyorum.”
“O halde nasıl üye oldunuz.”
“Sosyal medyadan takip ettim, internetten üye oldum.”
“Ne zaman ?”
“2 yıl önce grevler zamanında?”
“O grevleri TTB ve sendikalar (SES ) birlikte gerçekleştirmişti. Sosyal medya üzerinde örgütlenen hekim sendikaları da ortak olmuştu.”
“Sonra grevlere onlar devam etti.”
“Etkili oldu mu?”
“Niye soruyorsunuz?”
“Çünkü gev iş kolunda tüm çalışanlar katıldığı zaman grevdir ve etkilidir!.”
Genç hekim konuşmadan rahatsız oluyor. Oda aktivisti, meseleye geliyor.  
“Arkadaşlar bizden alınan vergilere karşı tepkimizi göstermek için ülke genelinde her Çarşamba ASM önüne çıkıyoruz.”
ASM önüne çıkılıyor. Genç hekim gelmiyor. Sonra ASM terk edilirken Oda aktivisti, resim çekmeye bile gelmeyen genç hekime “umarım sendika vergide adalet için bir şeyler yapar? Biz de mutlu oluruz” diye serzenişte bulunuyor.
Başka bir saha çalışması, bir hastane gezisi sırasında orta yaşlı bir hekim ASM’deki genç hekim gibi “Tabip Odası hekimler için bir şey yapmıyor?” diyor.

Onu daha önce tanıyan Oda aktivisti “ama doktor bey siz yıllar önce şiddete uğramıştınız. Boğazınızdan yaralanmıştınız. Tabip Odası gelmişti. Basın açıklaması yapmıştı. Sonra SES ile yürüyüş gerçekleştirmişti.
“Evet hatırladım. Öyle bir şey olmuştu.”
“Sizce önemsiz bir şey mi?” 
“Tabii ki önemli, o zaman teşekkür etmiştim.”
“O gün Odaya üye olacağım demiştiniz.”
“Hayır olmadım. Çünkü Tabip Odası siyaset yapıyor.”
“Sizin için açıklama yaptığımızda ‘hükümetin sağlık politikası’ şiddeti artırdı demiştik. Sağlıkta şiddete cezasızlık var demiştik. Sizce politik bir açıklama mı yaptık!”
“Evet o açıklamayı politik bulmuştum. O zaman da söylemiştim. Şiddet başka bir şey, siyaset başka bir şey. Üye olmaktan vazgeçtim. Benim tek talebim ücretlerin artışıdır. Başka bir sorunum yoktur.”
“Uğradığım şiddet sorun değil diyorsunuz. Ücretlerin artışı da kendiliğinden olmaz .Mücadele ile olur.“
“Şiddet esasen münferit vakalardır. Siyasi değildir. Ben bir hekim sendikasına üyeyim.”
“Sendikaya nasıl üye oldunuz?”
“İnternet üzerinden!”
“Sendikanın yerini biliyor musun?”
“Hayır. Bilmem de gerekmiyor.”
“Üyesi olduğunuz sendikanın yerini, nasıl çalıştığını, neler yaptığını bilmiyor musunuz?”
“Sosyal medyadan okuyorum. Bana yetiyor.”
“Hastanede temsilciliği var mı?“
Sorulardan rahatsız hekim orayı terk ediyor. 
“Sendikacılıkta değişti. Artık ‘İnternet Sendikacılığı’ çağındayız.” diyor Oda aktivisti.
“Yine de örgütlenme iyidir diyelim.”
“Ama bir sendikanın olması gereken niteliklerini de bileseler daha iyi olurdu! Bu sendikalar temsilcilik örgütlenmesi genelde yerel örgütlenmesi olmayan katı merkezci örgütlenmeler ve tabanın söz ve karar yetkisi yok.”
“Tabanın öyle bir talebi de yok. Üye olma gerekçesi de söyledikleri gibi ücretlerinin artışı oluyor. Diğer mesleki, özlük haklarını önemsemiyor. Tıbbi etik ve deontoloji gündem bile olmuyor.  Demokrasi ve insan haklarını zaten dert etmiyor.”
Böylece her iki Oda aktivisti sahadan bu tespitlerle ayrılıyor. Aslında bu iki örnek Tabip Odası hekimler ilişkisini hakkında bilgi veriyor. Aslında bir şekilde Tabip Odası hekimlerin dünyasında var. Ama hekimin dünyasında Tabip  Odası yok. Sistemin Tabip Odasına bakışını kendi gözlemine tercih ediyor. Kendini öyle daha güvende görüyor. Ama bir sorun yaşadığında üye olmasa da Tabip Odasının her nasılsa geleceğini de çok iyi biliyor. Odanın ne yaptığını görüyor, ama katılmıyor. İyi tanımadığı bir sendikaya üye oluyor. 
Tabip Odaları hekimlerden ne istiyor? 
Ekonomik haklar için g(ö)rev yapmaktan çekinmiyor. Hekimler üye olsun, olmasın genelde destekliyor.  
Şiddete karşı aktif bir  mücadele sürdürüyor. Hekimler üye olsun, olmasın kısmi destekliyor.   
Hekimlerin mesleki haklarını dert ediyor. Hekimler üye olsun, olmasın bunu fazla dert etmiyor. 
Tıp eğitimini dert ediyor. Hekimlerin çoğu bu Tabip Odasının işi değil diyor.
Hipokrat yemini değiştirilmesine karşı mücadele ediyor. Bu mesele çok az hekimin dikkatini çekiyor. 
Dejenere edilen ‘Tıbbi etik ve deontolojiye’ sahip çıkıyor, ısrarla hatırlatıyor.  İşte bu alan sıkıntılı , çok az hekim destek veriyor. Piyasalaşan sağlık sektöründe ki etik dışı davranışları hatırlattığı için Tabip Odasına daha çok kızıyor.  
Mesleki kimliği ve saygınlığı koruma  mücadelesi veriyor. Hekimler buna da çok kızıyor. 
Belki görmek istemediği yüzüyle karşılaşıyor. 
Belki de bu tür kavramların zamanı geçti diye düşünüyor.  
Batıda ki sahalarda durum muhtemelen daha sıkıntılı görünüyor. Orada işin içine milliyetçilik ve  bölücülük gibi kavramlar girince Tabip Odasını aktivistlerinin işi daha çok zorlaşıyor.  
Hekimler ne istiyor ve Tabip Odası ne yapıyor, sorusuna bu haftalık bu kadar diyelim. Bu mesele daha çok yazılacak daha çok konuşulacak
Çünkü yazacak, konuşacak ve yapacak çok şey var…