Son yıllarda baş döndürücü teknolojik atılım kaçınılmaz olarak sağlık alanını da etkiledi. Tıpta teknolojik yenilikler koruyucu ve tedavi edici birçok araç gerecin keşfini sağladı.
Sağlık hizmetlerinde, gün geçtikçe araç gereçlerin hem nicelik hem de nitelik olarak artışı, teknolojinin ilerlemesiyle paralel olarak, nerdeyse baş döndürücüdür.
Elbette bu araç gereçler tedaviye hem zaman hem de iyileşme açısından ilerleme sağladı. Sağlığa erişimin kısa zamanda sağlanması, tedavi süresini kısaltması ve sonuç alıcı olması bakımından araç gereçlerin olması, tıpta önemli bir aşamaya yol açtı.
Tüm bu araç gereçlere sağlık alanında medikal malzemeler denilmektedir.
Daha çok cerrahi branşlarda olsa da nerdeyse tıbbın her branşında medikal malzeme yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ne yazık ki sağlık çalışanlarına bu malzemelerin kullanımı için yeterli eğitim verilmemektedir. Zaten sağlık çalışanlarının bilimsel teknolojik gelişmeleri takip edememesi başlı başına bir sorundur. Özetle bu konuda sorumlu personel eğitimi eksikliği vardır.
Bu yüzden malzemeyi tıp eğitimi almamış, tedavi alanında hiçbir sorumluluğu olmayan, medikal firmalarının temsilcileri, tanı üniteleri ve ameliyatlara kadar girerek malzemenin kullanımında aktif rol üstlenebilmektedir.
Aslında bu durum tıp adına tolere edilecek bir durum değildir. Ancak pratikte yaşanılan maalesef tam da budur.
Yine medikal malzemelerin temininde ve pazarlanmasında büyük sorun vardır.
Sağlık ticarileşince medikal malzemeler de serbest piyasaya göre işlem görüyor. Özel sektör medikal malzeme üretimini serbest piyasa gereği kar esasına göre düzenliyor. SGK ya dolar kuru veya enflasyon üzerinden fiyatlandırılıyor.
Yine medikal malzemeler farklı kalitelerde üretiliyor. Her kaliteye göre de malzemenin fiyatı değişiyor.
Hastaya bir tıbbi girişim veya operasyon sırasında medikal malzeme ihtiyacını ilgili uzman karar veriyor. Sonra hasta yakınları bunun için tıbbi malzeme satıcılarına gittiğinde kendini sıkı bir pazarlığın içinde buluyor.
Tabii ki sağlık olunca altınlar, cüzdanlar ve kredi kartları çözülüyor. O durumda hiç kimsenin malzeme almaktan imtina etmesi mümkün değildir.
Çünkü sağlık hiç kimsenin tasarruf edemeyeceği bir değerdir. Hasta yakınları o durumda soracakları olsa da soramıyorlar. Onların o anda soramadıklarını şimdi sorabiliriz.
Ucuz malzeme ve pahalı malzemeler arasında sağlığı etkileyen bir fark var mıdır?
Tanıya etkisi nedir?
Tedavi sonucuna etkisi nedir?
Sağlıkta standart malzemeyi kim, nasıl ve nerede üretmelidir?
Malzemelerin önemli bir kısmının ithal olması da işin can sıkıcı noktalarından biridir. Pazarlıklarda malzemenin fiyatını artıran bir nedendir.
Serbest piyasa koşullarında medikal malzeme alışverişi, kullanımı ve takibi bir çok suistimale zemin hazırlamaktadır. Fiyatlandırma ve kar hırsı burada menfaat ilişkilerini ortaya çıkarmaktadır. Bu sağlıkta çeteleşmelere giden yolun başlangıcıdır.
Bu tablo hekimlerin mesleki saygınlığını da olumsuz etkilemektedir. Bu çıkar ilişkilerine bilerek ya da bilmeyerek dahil olan hekimler, maalesef mesleki kayıplarının farkına geç varmaktadır.
Bu yüzden medikal malzemelerin üretimi, kullanımı ve denetimi serbest piyasadan, ticarileşmeden uzak tutulmalıdır.
Medikal malzemelerin üretimi bilimsel kriterlerle kamunun sorumluluğunda ve denetiminde olmalıdır.
Malzemeler eğitimli ve sorumlu sağlık çalışanları tarafından kullanılmalıdır.
Tıbbi girişim ve cerrahi operasyonlara tıp dışı kimselerin katılımına izin verilmemelidir.
Bunlar bu meselede temennilerimiz ve de mücadelemizdir.