Aile Sağlık Merkezleri, 2 Aralık ve 6 Aralık 2024 tarihleri arasında hekimiyle, hemşiresiyle, tıbbi sekreteriyle, yardımcı çalışanıyla birlikte greve gitti. Bu 5 günlük greve basın açıklamaları, yürüyüşler, bildiri dağıtmalar, forumlar, halaylar ve türküler eşlik etti. Büyük kentlerde grev yüzde doksanlara varan katılımla bu koşullarda büyük başarı sağladı.
Aile Sağlık Merkezleri çalışanlarının grevi 1989 yılında ‘Bahar Eylemleri’ denilen işçi sınıfının eylemlerinden sonra ülke genelinde en uzun süreli bir grev oldu. Grevi sağlık iş kolunda farklı örgütlerin birlikteliği ile başarıldı. Hükümet yanlısı bir tutum sergilemekten gocunmayan Memur Sen’e bağlı Sağlık - Sen ile iktidar ortağı MHP’ye yakın durmaktan çekinmeyen Türk Sağlık - Sen dışında nerdeyse tüm sendikalar, TTB (Türk Tabipler Birliği), AHED (Aile Hekimleri Derneği Federasyonu) ve mesleki dernekler birlikte grevi örgütledi. Tabanda merkezi olarak greve katılmayan Sağlık Sen ve Türk Sağlık Sen’in üyeleri de greve katıldı.
Hekîm sendikaları greve aktif katılarak sendika gibi davrandı. Gerçekten bu grev sahada hekim sendikaları için verilen iyi bir sınavdı. Hakların kazanılmasında grevi ve birlikteliği önceleyerek önemli bir aşama kat etti.
Halk genel olarak grevi destekledi. Yoksa beş günlük grevi örgütlemek ve sürdürmek zor olacaktı. Daha önce 3-5 Kasım tarihleri arasında da aynı amaçlı uyarı grevini de halkın desteğiyle başarıyla gerçekleştirilmişti.
Medyanın greve yaklaşımı iktidarın bakışı ile uyumluydu. Ancak hükümetin istediği bir düzeye gelemediler. Dolaysısıyla karşıt yayınlar grev üzerinde ve de halkın genelinde hükümetin istediği etkiyi yaratamadı. Muhalif medya grevi haberler ve özel programlarıyla desteklemeye çalıştı.
Sağlık Bakanlığı grev öncesinde ve grev boyunca grevi kırmaya çalıştı. Sahayı merkezden sıkıca bir denetime aldı. ASM’ler gezildi. Aile Hekimleri ile birebir görüşmeler yapıldı. Grevcileri denetimlerle, cezalandırmalarla tehdit etti. Cezalandırmaların ücretler üzerinden yapılacağı özelikle vurgulandı.
Ancak grevciler amaçlarının maaşlar olmadığını iyi anlattılar. Zira yeni yönetmeliğe uygun çalışan, bu alanda sistemin istediği gibi iyi bir işletmeci ve iyi bir tüccar olan hekim iyi para kazanacaktı.
Hekimler bir işletmeci ve tüccar olmayacaklarını gür bir sesle açıkladılar. Hizmetlere performans, ödül ve cezalandırmanın girmesine karşı çıktılar. Ve tüm bunların para kazanma odaklı olduğunu, halkın sağlığını bozacağını söylediler.
Aile Sağlığı merkezlerinin müstakil kamu arazilerinde, bağımsız, toplum sağlığı kurallarına uygun, kamu malı olması gerektiğin söylediler. Zira aile hekimini apartman alt katlarında kiracı yapan, eczacıya, medikalcıya, müttehitte işbirliğine zorlayan bugünkü işleyişim sonlanmasını istediler. 6 Şubat depreminde depreme dayanıksız binalarda yıkılan ASM’leri hatırlattılar.
Aile sağlığı merkezlerinde aile hekimi ve birlikte tüm çalışanların iş güvencelerinin sağlanmasını, sözleşmeli çalışmaya son verilmesini, ücretlerinin emekliliğe yansıtılmasını istediler. İzinler ve diğer özlük haklarının yasal güvenceye alınmasını istediler.
Bağışıklama, kişi ve çevre sağlığı, eğitim, riskli gruplar (bebekler, çocuklar, engelliler, gebeler) ve kronik hasta takibi gibi toplum sağlığı hizmetlerini yapılabilmesi için poliklinik hizmetlerinin şimdiki yoğunluktan çıkarılmasını istediler. Ve bunun için aile sağlığı birimine birime düşen nüfusun en fazla 2 bin olması gerektiğini talep ettiler. Şimdiki 4 binlere varan nüfus sayısı ve istenilen işlerin yapılmasının imkansız olduğunu, sistemin fırsatçılık, işin kolayına kaçma mantığı ile bir çok bir çok usulsüzlük ve sahtekarlığa zemin hazırlayacağını anlattılar.
Sevk sisteminin, hastalığa göre zorunlu, eşit ve şeffaf olmasını isteyerek yönetmeliğin getireceği performanslı, ödüllü ve cezalandırmalı, katkı paylı sevk sisteminin kişinin sağlık hakkını ortadan kaldıracağını, hekimin mesleki saygınlığını olumsuz etkileyeceğini ve sağlıkta şiddeti artıracağını iyi anlattılar.
Hekim, sağlık çalışanı ve hastayı karşı karşıya getirecek, çelişkili, ekonomiye odaklı sistemin bu yönetmelikle toplamda şiddetin daha da artacağını söylediler.
Yine performansın, rekabetin, puanlamanın, mesai dışı geleneksel tıp uygulamalarının, kimi hizmetlerin ayrıca ücretlendirilmesinin birçok usulsüzlük ve sahtekârlığa yol açacağını söylediler.
Her şeyden önce ASM çalışanları mesleki saygınlık, insanların sağlık hakkı ve toplum sağlığı için iş bıraktıklarını iyi anlattılar. Yönetmeliğe karşı çıkarken anlattıkları çerçevede yasal bir düzenlemenin yapılmasını istediler. Bu çerçevede grev boyunca yapılan forumlarda ve açıklamalarda 224 no.lu sağlık hizmetlerinin sosyalizasyonunu, tam gün yasasını, birinci basamak sağlık hizmetlerini hatırlattılar. Günümüze uyarlamanın pekâlâ mümkün olduğunu söylediler.
Sağlıkta özelleştirmenin, sağlıkta ticarete ve nihayetinde sağlıkta çeteleşmeye geldiğini konuştular. Ve bunları sağlık camiasına ve topluma iyi anlattılar.
Baskı ve yıldırma ile grevi durduramayan hükümet, görmezden gelen bir tutum takındı.
Ve sıcak Suriye gündemiyle grevi ve greve neden meseleyi unutturmaya çalıştı.
ASM çalışanları herkese eşit, ücretsiz ve anadilinde sağlık hakkı için mücadele ettiklerini grev boyunca anlattılar, anlatmaya devam edecekler.
Ve tüm bu anlatımı unutturmaya çalışan hükümete taleplerini ısrarla hatırlatacaklar.
Ve de onlar tarihe altın harflerle grev yazarak onurlu yerini aldılar, almaya da devam edecekler.