Alevler şimdilik geride kaldı. Pert ayakları onu şimdiki duman gibi, ileride olası sisli bir zamana taşımaya çalışıyor.
Asıl mesele dumana teslim olmamak diyor içinden. Yoksa sisli geleceğinde, korlaşmış pert adımları birbirine dolanacak diye endişeleniyor.
Bir hekim yangına dönüyor!
Yaşamaktan ve sevmekten konuşmuşlardı yıllar önce.
Hava ve su kadar sevmekten bahsetmişlerdi yıllar önce.
O konuştuğu göğsü kalın kitaplarla kapanan genç kız gözlüklerinin ardından,
“Sen gün gelecek, şimdi kıymetinin farkında olamadığın havaya muhtaç olacaksın!” demişti.
Ve “ben hep sevgiyle yaşarım!” diye yanıtlamıştı.
Oysa şimdi içeride alevlerin kıyısındakiler gibi hala havaya muhtaçtı. Ve ona derman katacak sevgiyi hatırlamaya çalışıyordu.
Ve de öfkeli haliyle sel olup yangını örtecek suyun serinliğine muhtaçtı.
Bir hekim yangına dönüyor!
Bir şey yapmalı, ama yangında insanları kurtaracak için bir şey yapmalı.
Yapabilir mi? Bu yangın coğrafyanın ya da coğrafyaya esiri olmuşların kaderi midir?
Yoksa esircilerin umursamaz bir oyunu mudur?
Belki kader dedikleri afat sevdalardır.
Belki de de şiirlere söz, şarkılara beste, yaşayana keder olan yürek yangınlarıdır.
Ana şimdi yangın yüreğin dışındadır ve her şeyi yakmaya gelmektedir.
Bir hekim yangına dönüyor!
Hekimlik andını okumuşlardı yıllar önce.
Hem de hekim olmaya çok zaman varken okumuşlardı yıllar önce.
O bir yıl sonra bir hekim olarak yangınlardan kurtulanların hayatlarına dokunacaktı. Yangın evveli ona resmen intern doktor diyorlardı. Yani sonunda diploma olan yolun son adımlarına gün sayıyordu.
Belki arkadaşları daha kolay şartlarda, mesela ülke dışında hekimlik yapmaya kaçıyordu. O ise şimdi alevlerden kaçıyordu.
Bir hekim yangına dönüyor!
Elbette öğrendikleri vardı.
“Hekim olmak yetmez, mesele iyi hekim olmaktır” diyen uzatmalı emekli bir zamanlar var olan deontoloji hocası ona konuşuyordu.
“Şimdi iyi hekimlik zamanıdır” derken kendi kendine.
Alevler onu kovalıyorken, duman onu havaya muhtaç kılmışken, iyi hekimlik adına ne yapabilecektir, diye ikirciklidir hala.
Belki iyi hekimlik afetin sıcağında mesleğe hazırlanmaktır.
Belki de binlerce meslektaşı yangına dönen memlekette hekimliğin saygınlığı için her gün biraz daha yanmaktır.
Şimdi “bana bir şey olmaz”, “bir zaman sonra her şey unutulur.” “ben de normalimi yaşarım” diyen, ortalama yurdum felaketçisi, sebep olduğu alevlerle memleketi biraz daha yakmaktadır.
Ve şimdi genç hekim olarak, insanlara ölümüne yardım ederken ve önce dumandan nefessiz kalıp, sonra ateşin dansına maruz kalırken, günün sonunda herkesin otel tatil yapan hekimin gecelik fiyatını konuşacağı öngörüsüyle kahrolmaktadır.
Elbette bu yangından daha yakıcıdır?
Bir hekim yangına dönüyor!
Evet yangında iyi hekimlik yapmaya çalışan genç bir hekimin düşleri var. Ve o düşleri yarına taşıyacak vefakâr ve fedakar meslektaşları var.
Bu yüzden yangından kar çıkarmaya çalışan, siyaset saçan bezirganlara inat, şimdi ‘hekimlik, yani insanlık yapma zamanıdır’ diye, sonuçta diğerleriyle alevlere karışıyor.
Ve manevi sonsuzluğa karışırken, yaşama karşı işlenen bu suçun yangın islerince not edildiğini biliyor.
Ve de insanlığın yangına hekimlerle geri döneceğini umuyor.
Bir hekim yangına dönüyor!