Dijital Hikaye Anlatımı Başlangıcı, gelişimi hikayenin klasik tanımına göre düşünürseniz hikaye anlatımı, olayları doğaçlama veya süsleyerek aktarma sanatıdır. Kelimeler, resimler ve seslerle. Dijital ağlarda ve sosyal medyada farklı biçim ve yöntemlerle yapılan hikaye ve hikaye anlatımı günümüzde yeni bir form haline geldi.
Sosyal medya uygulamalarına baktığımızda hemen hemen her uygulama hikayelerin anlatılabileceği bir arayüz oluşturmuş durumda. Başlangıçta hikaye anlatımı yazıyla sınırlı olsa da daha sonra görsel hikaye anlatımı alanları ortaya çıktı. Video hikayeler sosyal medyanın en popüler uygulama alanlarından biri haline geldi.
İmaj toplumu hakkında yazılan eleştirel görüşleri hatırlarsak, insanların okuyarak değil, bakarak öğrenme isteğinin hakim olduğu söylenebilir. Sosyal medyadaki içeriklerin üç özelliğinin ön plana çıktığı söylenebilir. İlki, kullanıcı ya da tüketici odaklı içeriklerin üretilmesidir. Yani kullanıcıların ilgisini çekebilecek, beğeni toplayıp yorum alabilecek içeriklerdir.
İkinci olarak, içeriklerin kısa, öz ve anlaşılır olması. Kullanıcılar girdiği tüm sitelerde ya da uygulamalarda, istemediği kadar çok bilgi akışıyla karşılaşmaktadır. Bu kadar bilginin içinden seçim yapmak durumunda kalmaktadır. Bu yüzden sosyal medyada gerek haber, gerek eğlence, gerek diğer konularda içeriğin mesajı hemen vermesi gerektiği düşünülmektedir. Aksi halde kullanıcılar içeriği hemen göz ardı edebilmektedir.
Üçüncü olarak, anlatılan içeriklerin fotoğraf ya da videoya dayandırılarak görüntülü anlatılmasıdır. Kullanıcılar okumaktan ziyade izlemeyi tercih etmektedir.
Kendi deneyiminden ya da kendisine aktarılanlardan, onu dinleyenlerin deneyimine dönüştürüyor. Gerçi bu ifade edilen kültürde anlatıcı ile anlatıcı arasında deneyime dayalı bir ilişki vardır. Sosyal Ağlarda Dijital Hikaye Anlatımı her geçen gün hayatımızın bir parçası haline gelen bu ağlar, insanlara kendi hikayelerini anlatma fırsatı sunuyor.
Snapchat'te başlayan ve Youtube, Instagram, Facebook gibi ağlarda devam eden bu özellik, insanların ister hayali ister gerçek olsun söylemek istediklerini görsel ve işitsel unsurlar kullanarak ifade etmelerine olanak tanıyor. Kişisel biyografi olarak tanımladığımız biyografiler, dijital medyanın kullanımıyla daha fazla dikkat çeken özelliklerle donatılmıştır. Teknolojinin ilerlemesi kolaylıkların yanı sıra hayal edilen yaşamlara dayalı yeni kimlikleri de beraberinde getiriyor. Ağların sanal bir kimlik geliştirme olanağı sunması, insanların olmak istedikleri kişi olma çabalarını, farklı kimlikleri, var olmayan yaşamları, yaşamlarındaki anları benimseme çabalarını gerektirir. Yaratılan bu gerçeklik, kişinin çevresinin ve kendisini nasıl görmek istediğinin etkisiyle inşa edilir. Bir süre kullanılan, sonra kaybolan ve yerini yeni hikayelere bırakan anılar paylaşılır.
Dijital hikaye anlatımının tarihi kişisel bilgisayarların ve sosyal ağların ilk günlerine kadar uzanıyor. Dijital kodlamanın gelişimi, giderek daha fazla medya yeniliği yaratmayı mümkün kıldı. Bu bağlamda İnternet kullanıcıları bir yandan internet dışında oluşturulan ses klipleri, videolar ve animasyonlar gibi dijital hikayeleri deneyimleyebilir, diğer yandan hikayelerini çok parçalı sosyal medyada paylaşabilirler.
İnternet teknolojisindeki ilerlemeler, insanların hem kendi hikayelerini hem de başkalarının hikayelerini paylaşmasına olanak tanıyarak hem kişisel hem de sosyal bilgileri açığa çıkardı. Dolayısıyla günümüzde Blog, Instagram, Snapchat, Youtube ve Twitter gibi sosyal ağların ve dijital kültür ürünlerinin doğuşuyla birlikte dijital araçlarla hikaye anlatmak nesiller boyu süren bir eser haline geldi.