Walter J.Ong’a göre medya ve iletişim; Medya veya medium aracılığıyla düşünüldüğünde iletişim, Bu durumda ‘bilgi’ denilen nesne varlıklarını bir yerden bir yere taşıyan, boru hattına benzer bir kutu gibi düşünüyorum.

Ben bu kutudan bir bilgi birimini alıp birimi düzleyip yani borudan geçebileceği biçimde şekillendirip borunun yani aracın bir ucuna koyarım; bu bilgi benim koyduğum uçtan öbür uca ulaşınca önce düzüsü çözülür alıcı birimi özgün şeklini ve boyutun tekrar kazandırır ve alıcının kendi kutumuzu zihin denen kabına yerleştirilir ilk bakışta hiçbir aykırılığın göze çarpmadı bu modeli incelersek aslında insan iletişim ile pek bağdaşmadığını hatta tanınacak derecede iletişimi çarpıttığını görürüz bu nedenle McLuhan kitabının adını çarpıtmıştır; “The medium is the massage” “yani medya masajdır mesaj” değil.
İnsan iletişimi, sözlü veya başka türlü, "arada kalan" araç modeline uymaz.


Çünkü iletişimin gerçekleşebilmesi için geri bildirimin beklenmesi, yani göndericiden alıcıya doğru bir geri bildirimin olması gerekir.
Gerçek bir insan iletişimi olmadığı sürece, herhangi bir şeyi göndermeden önce  gönderen tek kişidir.


Konuşurken başkalarına ve topluma bakarız ve aklımızdan geçeni söylemeyiz.
Kendimizle konuşurken bile kendimizi iki kişi olarak hayal ederiz.
Çünkü sözlerim gerçeğe ya da hayale dayalıdır.


Yani sözlerimden beklediğim cevaplar, örneğin yetişkinlere vermek istediğim cevaplar. Konuşabilmek için konuştuğumuz kişinin zihniyle bir tür iletişim kurmalıyız.
Bu önceki ilişki birçok şekilde olabilir: uzun süreli etki veya samimi dostluk, karşılıklı bakışmalar veya beni birbirine bağlayan üçüncü bir tarafla tanışma.
Yani karşımdaki kişi, yazmanın şartlandığı bir durum olan medya iletişim modelini taklit ediyor.


 Birincisi, yazılı kültürlerde konuşmak öncelikle bilgi aktarmakla ilgilidir, oysa sözlü kültürlerde konuşmak birisine bir şeyler yaptırmakla ilgilidir.
İkincisi, yazılım metni, ilk bakışta, metin içinde gerçek bir alıcı, okuyucu veya dinleyici bulunan bir kağıt parçasıdır. Konuşurken metin yazamazsınız.
Bu durumda yazar tek başına yazar ve kurgusal bir karakter yaratır. Yazarların genellikle alıcısı yoktur. İletişim biçim ve araçlarındaki değişimler doğal olarak kültürü oluşturan öğelerin üretim, taşıma ve tüketim süreçlerini etkilemekte, koşullara göre değişmekte, başka bir biçime dönüşmekte veya tamamen yok olmaktadır.

Üretilen her yeni iletişim teknolojisi, bir yandan önceki teknolojilerin temeli olan topraklardan, sağladığı kültürel uygulamalardan ve bu uygulamalara bağlı geleneklerden faydalanırken, diğer yandan da bazı yeni ürünler, varoluşlar geliştirir. Tüketimi ve kullanım pratiklerini onaylamak. Bu anlamda elektronik kültürel ortam doğal olarak hem kendisinden önce hem de sonra gelişir. Yedi bölümlük kitabında Ong, teknolojinin kronolojik bir sırasını sunuyor ve günümüzün yeni medya ortamlarının temellerini hatırlatıyor; önce dile, ardından yazıya ve basıma ve son olarak da bilgisayara odaklanıyor.

İnsanların yaşadığı her yerde dilin var olduğuna ve insanların birçok şekilde iletişim kurduğuna dikkat çeken Ong, insanların jestler, yüz ifadeleri ile iletişimde tüm duyularını harekete geçirdiğini vurguluyor. Ong, yazmanın dilin gücünü artırdığını ve yazının hiçbir zaman sözlü kültürden ayrılmadığını vurguluyor. Ong, yazı olmadan sözlü ifadenin var olduğunu ancak sözlü dilin tamamının yazılı olmadığını vurgulayarak, sözlü ifade olmadan yazının asla var olamayacağına dikkat çekiyor. Ong bu kelimeyi tüm kültürlerin temeline yerleştirir.