‘Bir ülkede tribünlerden gelen sesler, savaşlarda ölen mazlumların sesini bastırıyorsa, futbol afyondur.’ İranlı Sosyolog-Yazar Ali Şeriati’nin bu tespitine katılmamak mümkün değil. Gerçekten futbol milyonları peşinden koşturan bir afyon gibi… Taraftarların gözü hiçbir şeyi görmez, hiçbir şey onlar için takımlarından önemli değildir. Buna en güzel örnek; o dönem enflasyonun yüzde 100’ün üzerinde olduğu Arjantin’in 2022 Dünya Kupası’nı alması ile ülkeyi yönetenlerin statları göstererek derin bir nefes alması, günümüzde ise İsrail’in Filistin’deki katliamını gösterebiliriz.
Ülkemizde de son günlerde futbol dünyasında yaşanan skandallar gündemin ilk sırasında yer alıyor.
Önce; zaten var olan ve herkesin bildiği ancak, ‘rüşvetin belgesi' olmaz misali her nedense kimsenin sesini çıkarmadığı, dünün teşvik primi, bugünün iddaa, bahis ve spor camiasındaki tefecilikten-faizciliğe kadar mide bulandıran birçok konu gündeme bomba etkisiyle düştü.
Sonra; MKE Ankaragücü ve Çaykur Rizespor karşılaşmasının bitiş düdüğü ile Ankaragücü Kulüp Başkanı Faruk Koca ve bazı taraftarlar hakem Halil Umut Meler’i saha ortasında evire-çevire dövdü.
Hakemler protesto amaçlı maçlara çıkamayacaklarını ilan etti. Ancak, bir hafta sonra tıpış-tıpış maçlara çıktı.
Kulüp Başkanı Faruk Koca tutuklandı. Tam bu kez oldu derken 15 gün sonra tahliye edildiği cezaevi önünde taraftarlar tarafından davul-zurna eşliğinde kahraman gibi karşılandı.
Ya sabır diyerek ortalık duruldu derken bu kez İstanbulspor-Trabzonspor maçının ikinci yarısında Onuachu’nun attığı gol sonrası İstanbulspor Kulübü Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, hakem kararlarına tepki amaçlı takımını sahadan çekti.
Şimdide Galatasaray ile Fenerbahçe arasında Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da oynanması gereken Turkcell Süper Kupa maçı, müsabaka öncesi yaşanan Atatürk posteri, İstiklal Marşı ve bayrak krizi nedeni ile oynanmadı. Daha doğrusu her iki takımda sahadan çekildi ve karşılaşma ileri bir tarihe ertelendi.
Spor kamuoyunun neredeyse tamamına yakını bir avuç dolar ve avro için karşılaşmanın Riyad’da oynanmasına karşı çıktı. Fakat bunu kim veya kimler hangi amaçla organize ettiyse geri adım atmadı. Sonuç mu? İçeride ilk etapta birlik-beraberlik gibi görünen tepkiler, zaman geçtikçe kutuplaşmaya neden oldu. Dünyaya gelince; tek kelime ile ‘Rezil’ olduk.
Bu kadar rezaletin sahibi olanlar yani Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ve yönetimi, halen koltuklarını bırakmamakta ısrarlı. Sözde özerk olan Türkiye Futbol Federasyonu son yıllarda gırtlağına kadar siyasete bulaştı ve yöneticiler atamayla geldi. Dolayısıyla onları atayanlar ‘Git’ demeden kimsenin bir yere gideceği yok. Çünkü hem ülkenin en prestijli koltuklarını işgal ediyorlar, hem ballı-kaymaklı maaşlar alıyorlar, hem de itibarın kralını görüyorlar. Ya eskiden ‘Utanma’ diye bir şey vardı. Şimdi zerresi kalmadı. Yüzsüzlük diz boyu.
Yıllardır istisnalar hariç maçlara gitmiyorum. Beni tanıyanlar, ‘Basın kartın var neden futbol maçlarına gitmiyorsun’ diyorlar. İşten bundan dolayı gitmiyorum. Bile bile bu mide bulandırıcı oyunun bir parçası-figüranı olmak istemiyorum.
Şimdi gelin sizlerle bir de şeytanın avukatlığını yapalım. Futbolun gölgesinde kalanlara bir bakalım. Futbolda bu kadar skandal, bu kadar rezalet kime yaradı acaba… Ben, Fenerbahçe-Galatasaray maçının ertelenmeden önceki birkaç tane gündemini sıralayayım. Siz gerisini tamamlayın. Çünkü bunlar yenilir-yutulur gündemler değil.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay için Anayasa Mahkemesi'nin 2’nci kez hak ihlali verdiği kararı uygulamadı. Can Atalay'ın dosyası yeniden Yargıtay'a gönderildi.
Asgari ücret açıklandı. 2024 yılında geçerli olacak yeni asgari ücret 17 bin 2 lira olarak belirlendi. Güya TÜRK-İŞ bundan memnun olmamış. Yapılan zamma muhalefet şerhi koymuş. TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, ‘Bizim asgari ücret talebimiz 18 bin liraydı. Yılda 2 kez zam yapılmasını istedik’ demiş, vah vah vah…
10 Kasım günü Tuzla Piyade Okulunda bir teğmen iğnesi olmadığı gerekçesiyle yakasına Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını takmadı. Daha sonra birlik komutanı yüzbaşı, teğmene iğne veriyor ve Atatürk’ün fotoğrafının yakaya takılmasını sağlıyor. Ancak bu durumdan rahatsız olan bazı teğmenlerin, fotoğrafı takmayan teğmenle arbede yaşandığı iddia edildi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ‘Sizin tarikat-cemaat dediğiniz bizim STK dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ve ben bu protokollerle bize hizmet eden, destek olanlara da teşekkür ediyorum. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor.’
NOT: Tüm okurlarımızın yeni yılını kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim.
Sevgiyle kalın.