Hekimler, uzun zamandan beridir birçok nedenden dolayı Avrupa’ya göç ediyor. Başta Diyarbakır olmak üzere bölge illeri, hekim göçünde de yine başı çekiyor.

TTB ve Tabip Odaları hekim göçü ile ilgili açıklamalar yapıyor. Gazeteciler, televizyoncular, sosyal medyacılar mesele ile ilgili haberler yapıyor. Rakamlardan bahsediliyor, istatistikler yayınlanıyor.
Ama mesele rakamlar ve istatistikler ötesi, ağırlaşmış toplumsal bir meseledir. 
Zor şartlarda ‘İyi Hekimlik’ yapmaya çalışan ve bedel ödetilen hekimlerin, hekimliğe başka bir ülkede başlayan çocukları ayrı bir hüznü yaşıyor ve yaşatıyor. 
Mesleğinden haksız hukuksuz ihraç edilen, ülkeyi terk etmek zorunda kalan hekim abilerin yeni mezun kızları ve oğulları hekimlik mesleğine başka bir ülkede başlıyor. Yine ‘İyi Hekimlik’ yapmaya çalışan abilerine özenen, atanamayan, ihtisasa başlatılmayan, ihraç edilen genç hekimler Avrupa’ya göç ediyor. 
Onlar hekim babaları, anneleri ve abileri gibi kendi ülkesinde hekimlik hikayeleri yazamayacaklar. Belki başka ülkelerdeki hekimlik hikayelerini yazacaklar. 
Hekimler birçok nedenden göç ediyor. En başta kendilerini güvende hissetmiyor. Gençlerde zaten bir gelecek kaygısı var. Genç hekimlerde de var. Kendi ülkesini güvenli hissetmeyip başka ülkeyi güvende görmek bireysel değil, toplumsal bir meseledir. 
Son yıllarda mesleki saygınlığın zarar gördüğünü arkadaşlarımızla birlikte sürekli yazıp çiziyoruz. Avrupa’ya giden hekimler mesleki olarak daha saygın karşılandıklarını ifade ediyorlar. Bu bizim için can alıcı bir meseledir. Kendi ülkemizde görmediğimiz saygınlığı başka bir ülkede görüyorsak, bunu hep beraber kendimize dert etmeliyiz. 
Ekonomik mesele göçün neresinde diye soranlar oluyor. Bu sorunun cevabını mesleki etik ve deontoloji ilkeleri altında yanıtlıyoruz. Mesleki etik varsa ekonomik sorun da vardır diyoruz. Meslek etik dışına zorlanan ve fazla çalışmaya sürüklenen hekimler belki ekonomik olarak daha iyi durumda olabilir. 
Zaten diğer göç gruplarının aksine ekonomi, hekim göçünün nedenleri arasında daha geridedir. Yurt dışına giden hekimlerle yaptığımız görüşmelerde paradan ya da maaştan bahsetmiyorlar. “Daha az hastaya daha iyi şartlarda, daha güvenli bakabiliyoruz. Hastalarımızdan bize herhangi bir saldırı olmuyor, bir şiddetle karşılaşmıyoruz ve mesleki saygınlığımız var. Bize hekim gibi davranıyorlar” diyorlar.  Bu tespitler altında ekonomi hekim göçün en az nedenidir diyebiliriz.
Ama hekime yönelik şiddet nedenlerin başında geliyor. Ve bozulan, dağılan sağlık sisteminin faturasını hekimlere kesen bir zihniyet olduğu sürece hekime şiddet devam edecektir. 
Hekimler acilde olsun polikliniklerde olsun, yoğun bakımda olsun, muayenehanede olsun her an bir hasta ya da hasta yakını ya da başka bir kimse tarafından saldırıya uğrayabiliyor. Hekime şiddete cezasızlık ise devam ediyor. 
Ve hekimler bunun için ülkeyi terk ediyor.
Kanımca toplum hekimin güvenli bir şekilde çalışabilmenin önemini yeterince kavramış değil ve maalesef umurunda değil gibi görünüyor. 
Bir diğer neden hekimlerin üzerindeki iş yüküdür. 
Hekimler enflasyona teslim olmamak, yaşam standardını korumak için çok çalışmak zorunda kalıyor. Mesai dışında çalışmalar, fazla nöbetler, ek işler, çalışma şartları zorlayıcı diğer nedenler, mesleği yıpratan, çalışmayı zorlaştıran ve göçü düşündüren faktörlerdir.
Oysa hekimler yaşanabilir tek bir ücret istiyor. Ek iş yapmak ve fazla çalışmak istemiyor. Ekonominin yanında mesleki ve özlük haklarının düzeltilmesini istiyor. 
Kanımca hekim göçü tüm toplumun meselesidir. Bugünkü sağlık sisteminin bir sonucudur. Sonuçta hekim göçü başlı başına bir halk sağlığı sorunudur. 
Yukarıda özetle vurguladığımız tüm bu nedenlere rağmen kesinlikle hekim göçünü doğru bulmayanlardanım. 
Siyasi iktidar hekimler için ‘gidiyorlarsa gitsinler’ diyorsa, kalıp mesleğimiz ve saygınlığımız için mücadele etmeyi düşünmeliyiz. 
Birçok meslektaşım gibi diyorum ki ‘hekimler ülkenizde kalın!’
Hekimler olarak mesleki ve özlük hakları, çalışma ve mekânsal koşulları ve bunun yanında ekonomik şartları demokratik mücadele ile sağlayabiliriz.  
Gitmek çözüm değildir. Aksine kalıp mesleğimiz için dostlarımızla birlikte mücadele etmek doğru ve etik olanıdır.
Kendi hikayemizi kendi ülkemizde yazmaya devam edelim diyorum.