Şair der ki; “Dijle, bağrı yaşlardan doğagelmiş bir nehir. İnceden, hafiften ağlayıp durur. Hatırladıkça, içim burkulur…”
Haksız mı İhsan Fikret Biçici! Değil elbette. Acuze bir çağ yangını bizimkisi. Ahdi Atik’te adı vurgulanan ve kutsiyeti olan dört nehirden biri olan Dijle’ye, ana rahmi olan doğduğu yerden, Diyarbakır’ın ilçesi olan Bismil’e kadarki bölümü akış güzergahı “Dere” olarak resmi kayda alınıp tescillenmiş!
Hadi anladık, düşman hukuku uyguluyorsunuz; muhalif insana ve mekânlarına!
İnandığınız bütün kutsal metinlerde “Tanrıya ulaşmada yol” olarak kabul edilen nehrimizden, ne istediniz! Soru budur. Evet kutsal nehrimizden ne istediniz!
Öyle ki şehir halkı her yıl kurban bayramının arife günü, gün batımında Ongözlü köprünün orta ayağının üzerindeki gözeden elinde kalmış tek umarı olan tanrısına dileği kabul edilsin diye dilekçe yazarak nehre atıp yollar.
Efsanede şöyle rivayet edilir ki; tanrı Danyal Peygambere emir buyurur: “Eline bir asa al ve yürü! Su ardından gelecektir. Fakirin, fukaranın, dulun yetimin toprağını gözet, ona göre suya yol ver.”
Danyal peygamber’in çizdiği rotada hakkaniyetle akar Kadim Dijle Nehri. Çağlar boyudur bu böyle.
Yareni Fırat’la buluşup denize kavuşmak için 1900 kilometre yol kat eder.
Kakülü olduğu şehir Diyarbekir’e volkanik Karacadağ’ın püskürttüğü ateş lav’ın, kendisiyle buluştuğu anda sönerek taşlaşmasıyla kimlik kazandırır. Şehir, şehir olup da binler yıldır hüküm ferman eyleyip dünyaya nam salmış ise Nehri sayesindedir.
Altı yüz yıl evvelinin destansı aşkı Mem û Zîn’de bakın Ehmedê Xanê dört asır evvel ne diyor;
“Dîwaneme, mi perî bi ber da
Ez Dîcle’me, zenberê me ber da”
(Divaneyim perimi elimden kaçırdım.
Dicleyim ben, zembereği boşalmış).
Çok ama çok hikâye anlatmak mümkün elbette şehrin nehrine dair. Sözün özü şu ki; içinden nehir geçen şehirler içinde kutsiyeti olan özel bir nehirdir Dicle. O denli özeldir ki şehrin çocuklarına ad olmuştur.
Şimdi sırf politika olsun, muktedirlerin âlî menfaatlerine peşkeş çekilsin diye statüsü düşürülerek “DERE” yapılması sahi sizi, evet evet sizi yüceltecek mi? Ya da başkalarını rahatsız etmeyecek mi? Hangi rant uğruna yaptınız da talana işgale payanda oldu şehrin önünde kadim DİCLE’nin kıyı şeridi.
Buradan kentin atanmış ve seçilmiş bütün temsiliyetlerini göreve davet ediyorum. Kentin barosunun “Kent hakkı” komisyonunun konuya sahip çıkarak seçili vekiller aracılığıyla konuyu Meclis’e taşımasını öneriyorum. Şehrin, bu konu ile ilgili genel bir mutabakata ihtiyacı var. En az UNESCO’nun kentin surları ve Hevsel bahçelerini kalıcı miras listesine alması kadar önemli.
Yoksa ustamız Ahmed Arif bir daha yattığı yerden seslenir ve der ki;
“İster Erzurum’da vuralar beni,
İster İzmir’in içinde!
Kanım Dicle’ye akar…”
Haberiniz ola…