Yıllar önce ki ben çok yazıp eleştirdim, biz bu sancağı koruyamayız diyerek Gaziantep’e gönderilen o kutsal sancak Diyarbekir’in fethinin 1385. Yıl dönümünde nihayet Diyarbekir’e geri getirildi.

Bu gerçekten çokça onur kırıcı, Diyarbekir emniyetinin aşağılayıcı bir davranış sona erdi.
Gerçekten ne demek biz bu sancağı Diyarbekir’de koruyamayız demek?
Bu konudaki kınama yazılarımda da belirtmiştim.
Ne demek koruyamayız?
Bence bu devlet ağzı değil.
Bence boş bulunup söylenmiş ve ne yazık ki bu söyleme uyularak sanca Gaziantep’e gönderilmişti.
Neyse ki bu aşağılayıcı davranıştan vaz geçilip O kutsal sancak sahibi olan kadim kente geri getirildi.
Ön ayak olanlara yürek dolusu teşekkürler.
Gözümüz aydın olsun.
 
Şimdi de Diyarbekir’deki güzel bir anımı sizinle paylaşayım.
 
        Diyarbekir’de HOBİ OFİSİ
 
Günaydın Türkiye.
Günaydın sevgili Okurlarım.
 
Geçen hafta Diyarbakır’daydım.  Duayen gazeteci Taner Özbay kardeşimin daveti üzerine “Hobi Ofisi” ismini verdiği mekânını eşimle birlikte ziyaret ettim. Diyarbakır medyasında hep ilklere imza atan Taner kardeşim, Google’e göre “Hobi Ofisi” kavramını ilk kullanan kişi olması bakımından da bir ilke imza atmış. Ziyaret ettiğim mekân beni o kadar etkiledi ki, gördüklerimi bu yazımda sizlerle paylaşmak istedim.
 
Medya kariyerini sonlandırdıktan sonra sükûneti tercih eden Taner kardeşimin iki kattan oluşan hobi ofisine girdiğinizde gözünüze ilk ilişen “Dışarıdan stres getirmek yasaktır” tabelası oluyor. Giovanni Bragoli'nin ağlayan çocuk tablosundan sus işareti yapan hemşire fotoğrafına, peşin satan veresiye satan tablosundan, TV test tablosuna bir anda kendinizi zaman tünelinde gibi hissediyor, 70’lere 80’lere yol alıyoruz adeta.
 
Diyarbakır’da büyük bir sevgiye sahip merhum sanatçılar Ahmet Kaya, Yılmaz Güney ve Ahmet Arif tabloları ile yine merhum gazeteciler Mehmet Ali Birand, Savaş Ay ve Tayfun Talioğlu’nun tablolarının asılı olduğu duvarlara bakarken bir sanat galerisindeymiş hissine kapılıyorsunuz.
 
Diyarbakır’a has iplikli kürsü takımının da yer aldığı alt katta hem tavla hem de masa tenisi keyfi yapmak, mümkün. Alt katta bir masa tenisi olduğunu, spor meraklılalarının da unutulmadığını belirteyim. 
 
Üst katta modern bir çalışma ofisi ile müthiş bir zevkle döşenmiş şark odası oluşturmuş. TV21 döneminde konuk ettiği ünlülerin yer aldığı 60 fotoğraflık pano üst kata apayrı bir hava katmış. Misafirler için her detayın düşünüldüğü mekânda tam teşekküllü bir mutfak da bulunuyor.
 
Çizgi roman standı, misket kasesi, 5 çeşit kolonya ve 4 çeşit lezzo ile de misafirlere tam bir nostalji ziyafeti sunuluyor. Kırk düğme yelek, şalvar, 8 köşe şapka ve poçikli yemeni kombini de olan Taner Özbay’ın içinde hiçbir hasret bırakmadığını anlıyorsunuz.  
 
Taner kardeşimi bu eşsiz mekânı oluşturmasından ötürü kutluyorum.
 
                      
 
                                       &
 
Türkiye ne zaman düzelir?
Mescitsiz okul kalmasın diyeceğimize, laboratuvarsız, öğretmensiz okul kalmasın dersek ülke kalkınır.
 
&
 
Ey Halkım;
Surların etrafını,
Tarihi özelliği olan çevreleri
Özetle
Diyarbekir’i
Temiz tutalım.
 
&
 
Kulağa hoş gelen sözler
“Dünya kötü bir durumda. Ve her birimiz elimizden geleni yapmadığı sürece her şey daha kötüye gidecek. Victor E. Frankl
 
 
&
 
Kirveme öğütler
Kirvem; Yanlış kişileri terfi ettirirsen, en iyilerini kaybedersin.
                                        &
 
Ve yazıma çoğu kez olduğu gibi bir şiirimle son veriyorum.
Deniz balık kokuyor
Deniz yosun kokuyor
Ve sevgilim, deniz sen kokuyorsun se…  R.Y
 
                                                    &
 
Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;        
Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.
Daha da önemlisi,
Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.
 
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 
Dostça kalın.