Nihayet o an dediğimiz “an” ve o gün dediğimiz “gün” güle-oynaya şenlikle neşeyle gümbürdeyerek geldi. Amedspor, önceki yıllarda adeta son dakika sürprizleriyle sarıldığı zirve beklentisini kaybediyor / kaybettiriliyordu. Bu yıl 2023-24 sezonunda şu slogan temel alınmıştı; “O yıl, bu yıl olacak” mıydı?
Beklenen oldu. O yıl, bu yıl oldu. Hem de ligin bitmesine üç hafta kala ve başa güreştiği Kastamonuspor’u sahasında tek altın golle devirerek…
Şampiyonluğu deplasmanda sağlayan golün kahramanı Eyüp Oskan 21 yaşında. Diyarbakır’ın eskiden Lice ilçesine bağlı Kürtçe adı “Karaz” Türkçe adı Kocaköy, şimdilerde artık ilçe statüsünde olan yerleşim yerinde doğmuş. Üstelik bu yıl başka bir takıma gitmesi söz konusu iken hayat ona tatlı bir sürpriz yaratmış oldu. Belki de takımıyla da bağları pekişmiş oldu.
Ve kaderin cilvesine bakın ki; golü yiyen Kastamonuspor kalecisi Abdullah Yiğiter de Diyarbakırlıydı. Üstelik babası Murat Yiğiter de Amedspor teknik yapısında görevler almıştı.
Maç sonucundan sonra Kastamonulu taraftarlar nezdinde “Acaba Diyarbakırlı olduğu için mi o olmadık golü yedi” kuşkusu bile yüksek sesle tartışılmış olmalı ki; kulübü “Aman ha, kalecimiz hakkında böyle şeyler düşünmeyin” mealinde açıklama yapmak durumunda kaldı.
Bu yazıda size biraz izlenim, gözlem, satır araları lakırdıları, muhabbetleri yapmak istedim, hepsi bu…
Kendisine yapılan hak-hukuk dışılıklara onca tepki koyan şehir sessiz durur mu! Durmaz. Diyarbakırlılar haksızlıklara tepkisiz kalır mı?
Kalmaz tabii ki, işte kanıtı; “Abdullah Yiğiter Diyarbakır çocuğudur, rakip takımda olsa da size yedirmeyiz. Geçen maç (Diyarbakır’da oynanan ve Kastamonuspor’un 2-1 galip geldiği maç kastediliyor) penaltı kurtardı, sesiniz çıkmıyordu. Şimdi, niye ağlamaya başladınız!! Adam olun oyuncularınızın kıymetini bilin”.
Amedspor kısmen de “Amed” adı tercihinin Kürdi politik göndermesi nedeniyle çokça lince uğradı. Hemen her deplasmanda en zalimanesine hem de! İşte Amedspor marka kimliği sahipleniciliği ile bir anlamda şehre mal edilen “Amed” adının da resmiyetine ve amiyane tabiriyle dillere düşmesine vesile olarak artık “Amed” adının rüşt tesciline kapı aralamış oldu Amedspor’un başarı grafiği.
Bir örnek; kendisi klinik psikolog olan Amedspor taraftarı Duygu Berekatoğlu’nun önerisi; “Şimdi Kastamonu taraftarı, hayfını (öcünü) Belediye Başkanı Hasan Baltacı ile Kulüp Başkanı Cengiz Aygün’den çıkarabilir.
Öyle bir durumda Amed halkı olarak başkanların yanındayız çünkü haksızlığa uğrayanları sahiplenmek bizim işimiz”.
Malum her iki Kastamonulu başkanlar maç öncesi en üst düzeyde hürmette kusur etmeyip Amedspor’a sahip çıkan açıklamalar yapmışlardı. Asla unutmaz bu kadim şehrin çocukları kendisine yapılan güzellikleri de kin ve nefret kusanları da…
Ama bir de olan bir başka durum da şu; siyaseten Kürt nefreti ve kini o denli ruhlara sirayet etmiş olmalı ki, Kastamonuspor Kulüp Başkanı Cengiz Aygün, maç sonrası ne kadar “milliyetçi ve muhafazakâr” biri olduğunu “PKK ile mücadele” konusunda ne denli dirayetli olduğunu bir de “Amedspor ile PKK’yi ayırmak” gerektiğini açıklamak zorunda kaldı. Adamı PKK’li Kürt olarak alenen itham etmedikleri kalmış olmalı ki bu açıklamayı yapmak zorunda kalmış! Tabii ki Amedspor’un galibiyet hakkını da teslim ederek…
Bu baptan hareketle maç gecesi kendileri de adeta coğrafyalarından uzakta, diasporada yaşadıkları hissiyatında olan Diyarbekirli gençler Bursa sokaklarında “lê amedê amedê” sloganlarıyla adeta Ümit Özdağ’a mesaj kabilinden asıl küme düşenin kim olduğunun altını çizercesine “Bursa kümeye” diye ellerinde meşalelerle govend çekiyorlardı.
Maçı Türkiye Futbol Federasyonu’nun YouTube kanalından sunan sunucular, çok seviyeli bir dil kullandılar. Öyle ki maçın bir yerinde Diyarbakır’da dev ekrandan adeta bir miting alanındaki gibi maçı izleyen seyircilerin görüntülerini de paylaşarak şaşkınlıkla telaffuz etmek durumunda da kaldılar.
Tarihi kadimden zeyl eski Suriçi’nde bazalt bir taş avluda cep telefonundan ve YouTube üzerinden maçı pür-dikkat izledim. Pür dikkat ve dakikasını kaçırmadan hem de. İtiraf edeyim ki; yaşamım boyunca sahadan izlediğim bir kaç maç hariç, sadece televizyon değil sosyal medyadan da ilk kez bir maçı başından sonuna kadar izlemiş oldum.
Maç bittikten sonra Sur sokaklarından caddeye çıktığımızda uzun yıllardır şehrin böyle bir mutluluğu özlediğinin her yönüyle gösterisi şehrin hemen her yerine egemen olmuştu.
Ve unutmuyor taraftar, işte Ümit Özdağ’ın kısmetine düşen; “Nasıl bir adamsa desteklediği Bursaspor 3. lige düştü, düşmanlık ettiği Amedspor şampiyon oldu.
Gittiği yeri kurutuyor.” Hani “Türkiye’de liglerde Amedspor diye bir takım olmayacak” demişti ya Özdağ! İşte ona cevaben…
Peki, haklı olarak sorabilirsiniz, kanıtı mı diye! İki fotoğraf karesine sığandır belki de!
Birini ben çektim; Urfakapı’da üç genç dayamışlardı sırtlarını binler yıllık sur bedenine. Malum bizim buralarda surlara “beden” deriz. Beden dibi mazxana / her yer oldi kêfxana misali…Ellerinde meşaleler dillerinde bijî amedspor sloganı…
Diğer fotoğrafı kim çekmiş bilmiyorum, sosyal medyada gördüm; iki kadın ikisi de keyif cigarasının dumanında kalmış ve ellerinde salladıkları Amedspor bayrakları. Amedspor Başkanı sevgili Aziz Elaldı’nın yerinde olsam (belki de bu satırları okur gereğini yapar) o iki kadını bulur Iğdır maçında protokol locasına aynı kıyafetleri ve bayrakları ile konuk ederdim.
İşte çalakalem olarak ortaya karışık kabilden hikâyenin sonunda kendime şair ustanın kelamınca dedim ki; “Budur ol hikâyat / ol kara sevda …”
Amedo…
Ve diyordu ki biri; “Arkadaşlar biz Kürdüz, sizin inadınızın bittiği yerde, bizim direnişimiz başlar”.
18 nisan 2024 Diyarbekir / Şeyhmus Diken