Kendini savunmak; aklını, duygularını, bedenini ve yaşadığın coğrafya ile toplumunu savunmaktır. Sadece dıştan gelen saldırılar değil, aynı zamanda içinde yaşadığın toplumun çelişki ve çürümüşlüğüne karşı da kendini savunmak.
Evrende her canlının kendine göre bir savunma sistemi vardır. Savunmasız hiçbir canlı yoktur. Örneğin; gül teorisi vardır. Gül, dıştan gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı dikenleriyle kendisini savunuyor. Fakat kendini savunabilmek için de dirençli, iradeli ve güçlü olmak lazım. Mesela en güçlü hayvan bile dirençsiz düştüğü zaman diğer canlı türlerine yem oluyor.
Bencil olan insanlar kendisi dışında her şeyi nesneleştirir. Kendini merkeze koyar ve özne olduğunu düşünür. Ama evren ve doğadaki her şey insanlar kadar canlı ve hakikatleri olan varlıklardır. Mesela bitkiler dünyasında çok sayıda tür var ve onların da bir dili ve yaşamı var. Dolayısıyla onların da kendilerine göre bir savunma sistemi var. Yani her canlının kendine göre bir savunma sistemi var.
Savunmadan yoksun hiçbir varlık yoktur. Ve bu savunma mekanizması aslında çok doğal bir şekilde refleks gösterir. Çünkü insan ve bütün canlılar bütün tehditlere açıktır. Hele ki insanlar kendini savunmadan varlığını sürdüremez ve savunma mekanizması insanlar için üreme ve besleme kadar önemli ve hayatidir.