25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla ülkenin birçok yerinde etkinlikler düzenleniyor. Her ne kadar 25 Kasım'da kadına karşı işlenen şiddet suçu daha çok gündeme gelse de, aslında her gün öldürülen ve şiddete uğrayan kadın haberleriyle günümüzü geçiriyoruz.
Tabi bugünün anlamı ve öneminden kaynaklı şiddet kavramı eylem, etkinlik ve programlarla daha çok öne çıkıyor.
Her 25 Kasım'da kadın kurum ve dernekleri, şiddete dair ellerindeki verileri açıklıyor. Bu yıl elde edilen verilere göre ise, bölgemizde şüpheli kadın ölümlerinin artması oldu. Özellikle şüpheli kadın ölümleri içerisindeki yüksekten düşüp ölü bulunan kadın oranı daha fazla. Bu ölümlere de intihar süsü verilerek üstü örtülüyor. Bir diğer veri ise, kadınların %60'nın evlerinde öldürülmesiydi.
Küresel bir sorun olan kadına yönelik şiddet, çok boyutlu bir olgu olarak sosyal; politik, kültürel, ideolojik, ekonomik, hukuksal, psikolojik ve ahlaki yönleriyle kendisini gösteriyor ve kadınlara karşı adeta bir savaş süreci gibi işliyor.
2023 yılının 10 ayına baktığımızda kadın cinayetleri en çok Mayıs ayında işlenmiş. Gittikçe yükselen bu şiddet sarmalığının nedeni ise, bin yıllardan beri kendisini sürdüren erkek egemen sistemdir. Bu sistem her yerde ve her an işliyor. Bu şiddeti sadece günü birlik işlenen suçlarmış gibi görmek de yetersizdir.
Çünkü ülkeler arası yaşanan savaşlarda da kadınlara dönük saldırılar vahşi bir şekilde işliyor. Suriye ve Irak'ta yaşanan çatışmalı süreçte IŞİD, ilk saldırılarını kadınlara karşı yaptı. Özel mülkiyet zihniyetiyle kadınları hedef alan IŞİD, kadınlara tecavüz etti; onları köle pazarında sattı ve canlı bomba olarak kullandı.
O günkü zihniyeti bugün İsrail-Filistin çatışmalarında da görebiliyoruz. Her ne kadar ülkeler, isimler ve devletler farklı olsa da zihniyet aynı zihniyet. Tabi o günlerde IŞİD'in kadınlara yönelik saldırılarını kınayan ülkeler, bugün İsrail'in yaptığı kadın katliamlarına karşı sessiz kalıyor, hatta İsrail'e destek veriyor.
O günlerde hatırlanacağı gibi Amerika, IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi'yi öldürdüğü operasyona da, IŞİD tarafından kaçırılıp işkence ve tecavüz sonrası öldürülen Amerikalı insan hakları aktivisti Kayla Mueller'ın adını verdi. Ama bugün Amerika ve kendini demokratik ülkeler olarak tanımlayanlar, kadınlara karşı iki yüzlü bir politika izliyor. Bu güçler, Filistin'deki kadınların haykırış, acı ve katledilmelerine karşı kör, sağır ve dilsiz şeytan rolünü oynuyorlar.
Dolayısıyla kadın şiddeti küresel bir sorundur ve kadın şiddeti ile katliamı bitmediği sürece savaşlar da bitmeyecek. Çünkü ilk ezilen, ilk sömürüler, ilk şiddete uğrayan ve ilk katledilen cins ve canlı kadındır. Toplumun yarısı olan kadınlara karşı saldırılar susmadıkça, hiçbir yerde hiçbir insana, inanca, topluma, kimliğe ve doğaya karşı saldırılar susmayacak.