Her yıl Ekim ayının gelişiyle birlikte Türkiye’deki tüm kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili Sayıştay Denetim Raporları açıklanır.

. Bu kurumlar arasında üniversitelerden, belediyelere, bakanlıklardan Cumhurbaşkanlığı’na hemen hemen tüm kurumlar yer alır. Fakat özellikle kayyım atamalarının ardından Diyarbakır’daki özellikle alt kademe belediyelerine ilişkin Sayıştay raporlarına ulaşamıyoruz. Ya bu belediyeler kamu denetiminden kaçırıldı veya rapor hazırlandıysa bile açıklanmadı. Her iki durumda da bir takım olumsuzlukların gizlendiği kanaati oluşuyor insanda. 
Mesela Diyarbakır’da YSK tarafından seçilen belediye başkanına mazbata verilmeyince, yerine ikinci sıradaki AKP adayı Hüseyin Beyoğlu dönemi ile ilgili Sayıştay raporu neden açıklanmaz merak ediyoruz. 
Bilmeyenler veya unutanlar için Hüseyin Beyoğlu vakasını özetle hatırlayalım isterseniz. Bu zat, imam iken malulen emekli oldu. Rivayet o ki bu maluliyeti zihinsel sorunlarından ötürü idi. Birada şöyle bir garabet ortaya çıktı. Zihinsel engellilere (raporunun sabit olması ve vesayet altında olması koşuluyla) oy hakkı tanımayan sistemimiz, zihinsel engelli birine belediye başkanlığı sundu. Yani zihinsel sorunlarından ötürü olarak malulen emekli olmuş birine başkanlık makamının tevdi edilmesi konusunda da başlı başına bir hukuksuzluk var. 


Yeri gelmişken emeklilik sonrasında “Yalar”olan soyadını da “Beyoğlu” olarak değiştirdi. Her sabah göreve başlarken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında ceketini ilikleyen videosunu hatırlayınca, sanki “yalar” kavramını kaldırdığında kahverengi dilini gizleyebileceğini düşündü. Ama bunlar başka konular.
Biz yine yazının konusuna dönersek, Beyoğlu’nun gümüş tepside sunulan başkanlık döneminde yaptıkları ayyuka çıkmışken, bir tutuklanıp, bir salıverildiği, kendisinin ve tüm ailesinin mal varlıklarına el konulduğu hatırda tutulduğunda, bu konuda hazırlanmış Sayıştay Raporu neden açıklanmaz. Yok eğer Sayıştay denetim yapmamış ise kanaatime göre çok büyük meblağlardaki suçu örtme gayreti neden ve kimin için. Yoksa, Beyoğlu’u da aşan bir durum mu var. 
Bakın Sayıştay raporu konusunu öylesine yazmadım. 


Bu raporlar gerçekten çok ciddi ve dikkate alınması gerekiyor.
Mesela kayyımla yönetildiği dönemde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi hakkında hazırlanan denetim raporuna bakalım, 
Aynen aktarıyorum: “Sosyal Kart Projesi kapsamında 12.110 kişiye 9.409.050 TL nakdi yardım yapıldığı, Sosyal Kart Projesi ile destek sağlanan 12.110 vatandaştan 9.829 vatandaşın Sosyal Yardım ve T.C. Sayıştay Başkanlığı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 2021 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 33 Dayanışma Vakfı aracılığıyla belirlendiği, Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfı aracılığıyla yardım alanlar dışında kalan 2281 vatandaşın yoksulluğunu kanıtlayıcı sigorta durumu ve tapu sorgulamalarının yapılmadığı; yardım alacak vatandaşların, beyan ve gözlem sonucu sosyal çalışmacılar tarafından hazırlanan sosyal inceleme raporu ve sağlık raporu ile belirlendiği tespit edilmiştir” 


Yani kim diye soruyor rapor bu 2 bin 281 kişi... 
Aynen devam: 
“Belediye sınırları ile mücavir alan içinde kalan ve Belediye tarafından kiraya verilen 21 adet işyerinin, işyeri açma ve çalışma ruhsatı olmaksızın faaliyet gösterdiği ve bu işyerlerinden İşyeri Açma İzni Harcı alınamadığı görülmüştür”
Yani belediyeye ait taşınmazlar birilerine işyeri açsın diye verildi ama orada herhangi bir işyeri açılmadı. 
Yine rapordan: 
“Belediye tarafından kamu hizmetinde fiilen kullanılan ve haczedilemez nitelikte olan taşınmazların üzerinde haciz bulunduğu görülmüştür. Yapılan incelemede, kamu hizmetinde fiilen kullanılan ana hizmet birimi binası dahil Belediyeye ait tüm taşınmaz malların üzerinde haciz bulunduğu tespit edilmiştir. Belediye tarafından kamu hizmetinde fiilen kullanılan taşınmazların üzerinde haciz bulunması mevzuata aykırılık teşkil etmekte olup taşınmazların üzerinde bulunan haczin kaldırılması için gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir”
Bu konuda belediyeden de bir açıklama istediğimi belirtmeliyim. Gerçekten raporda yazıldığı gibi Ana Hizmet Binası da hacizli mi? 


Rapordan devam: 
“İstisna Kapsamında Olmayan Alımların İhale Yapılmaksızın Gerçekleştirilmesi: Ağaç, çalı, bitki ve lale soğanı alımların, 4734 sayılı Kanunun “İstisnalar” başlıklı 3’üncü maddesinin (a) bendi kapsamında değerlendirilerek ihalesiz olarak gerçekleştirildiği görülmüştür. Yapılan incelemede, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı tarafından 2021 yılı içerisinde yeşil alanlara, orta refüjlere, parklara ve ağaçlandırma sahalarına dikilmek üzere 4734 sayılı Kanunun “İstisnalar” başlıklı 3’üncü maddesinin (a) bendi kapsamında 23.205.750,00 TL bedel ile ağaç, çalı, bitki ve lale soğanı alındığı, alımın Sakarya-Kocaeli bölgesinde yer alan T.C. Sayıştay Başkanlığı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 2021 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 24 dört firmadan her kalem için ayrı teklif alınmak suretiyle yapıldığı, kalem bazından verilen en uygun bedellerden; 10.119.750,00 TL tutarındaki 25 kalem ürünün ilk firmadan, 5.229.250,00 TL tutarındaki 27 kalem ürünün ikinci firmadan, 1.441.000,00 TL tutarındaki 6 kalem ürünün üçüncü firmadan ve 6.415.750,00 TL tutarındaki 29 kalem ürünün dördüncü firmadan alındığı tespit edilmiştir”


Hep söyleniyordu ya Sakaryalı çiftliği diye. Gerçekten de öyleymiş. Diyarbakır DBB’de yağma Hasan’ın böreği varmış. 
Rapordan: “Yapım İşlerinde Projelerin Detaylı Olarak Hazırlanmaması Sonucu Genel Bir Uygulama Olarak İş Artışına Gidilmesi Uygulama projesine dayalı olarak anahtar teslim götürü bedel sözleşme ile yapılan işlerde, iş artışının genel bir uygulama haline geldiği görülmüştür”
Ve bu da raporda yer alan tablo: 

Ekran Alıntısı-1