Büyük bir plan mı var yoksa büyük bir masal mı? Her şey, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, TBMM’nin açılışında DEM sıralarına yönelmesi ve ellerini tutmasıyla başladı. Erdoğan da Bahçeli’yi desteklediğini açıkladı. O günden bu yana siyasetin gündemi yeni veya yenilenmiş bir “Çözüm Süreci” başlayıp başlamayacağı ile çalkalanıyor.

Bu tartışmalar arasında bir de TBMM’de konuşulanların 10 yıl gizli tutulması gereken kapalı oturum gerçekleşti.

Sızanlara göre kapalı oturumda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ayrı ayrı konuşmalar yapıp, İsrail’in Türkiye’ye yönelik tehdidini içeren dört aşamalı bir senaryo sunumu yaptı.

Kürtlerin siyaset yapmalarının bile yasak olmasını savunan çevreler, yazıp çizmeye başladılar korkuları üzerinde.

Yazdıkları, doğrusu aslında korktukları şu:

ABD ve İsrail; İran’ı tehdit unsuru olmaktan çıkarmaya yönelik, kesin sonuç için hazırlık yapıyor. Uygulayacakları plan için Kürt güçlerinin desteği hayati önemde. Bu nedenle aşamalar halinde İsrail, Lübnan çatışmalarından sonra Suriye’ye yönelecek ve güvenlik hattını Fırat Nehri’nin güney doğusuna kadar uzatıp YPG ile birleşecek. YPG’liler akabinde; Hizbullah gibi İran destekli unsurlardan temizlenen alanları ABD ve İsrail ile birlikte kontrol edecek. Zaten ABD destekli olan ağır donatılı YPG güçleri ve dolayısıyla Rojava Özerk Yönetimi, Fırat’ın güney havzası boyunca genişleyip, İran’a karşı İsrail’in bir nevi ileri karakolu veya İran’a karşı “Kürt Tamponu” misyonunu üstlenecek.

Eşzamanlı olarak ABD, Türkiye içine dönecek ve ülke gündemi yeni anayasa tartışmaları, çözüm sürecinin canlandırılması, Abdullah Öcalan’a ev hapsi verilmesi, Selahattin Demirtaş ve diğer siyasi rehinelerin serbest bırakılması gibi demirden leblebi konuları dikte edecek. Hatta hatta PYD Yönetimi’nin Türkiye’de resmi temsilcilik açmasına izin verilmesi istenecek. ABD bu yüzden ekonomik olarak zor durumda olan Türkiye’yi borç veya hibe karşılığında çözüm sürecine zorlayacak.

Sonuç olarak Türkiye, düşman siyaseti güttüğü Suriyeli Kürt güçleri İsrail ve ABD’ye bırakırsa, yeni sınır komşusunun İsrail olmasından korkuyor. Yürürlükteki angajmanda güney sınırında Kürt Devleti istemeyen ve politikasını askeri zora endeksleyen Türkiye, bir anda İsrail ile komşu olma durumunda kalabilir. Tam anlamıyla yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi.

Peki Saray, ekonomik kriz yok dese de, vatandaşın boğazına giren lokmayı almaya iman etmiş ekonomisiyle gündemde olan ülkenin içinde bulunduğu tablo ortadayken, Saray’ın gücü bu planı önlemeye veya dahli yeter mi? Kuvvetle muhtemelen hayır!

Ama yine de Türkiye, kaçınılmaz sondan pay kapmak için proaktif olup, onlar dayatmadan çözüm süreci söylemini gündeme getirmek istiyor. Bunun için de sürecin karşısında durabilecek en güçlü odak olan Devlet Bahçeli, bir mesaj olarak öne çıkarılıyor. Yani iç konsensüste çözüme engel olan hiç bir odak yok denilmek istiyor.

Buraya kadar yazdıklarımız, Türkiye üzerine büyük bir oyun oynandığı ve Türkiye’nin de buna karşı gardını almaya çalıştığı ile ilgili idi.

Peki ya süreç İsrail/ABD planından bağımsız ise, böyle bir plan olmayıp ortaya atılan söylenceler sadece Saray rejiminin devamını sağlama amacından ibaret ise?

İşte o zaman derim ki; AKP/MHP faşist koalisyonunun, binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Kürtlerin kıymetini giderayak idrak etmesinin bir tezahürüdür bu jest.

Bu manevra, iktidarın ömrünü uzatma hamlesinden ibaret, müflis tüccarın eski defterleri karıştırmasından başka da bir şey değildir.

Bu nedenle Kürt siyaseti, kendine dayatılan kumar masasında önüne dağıtılan kartları iyi okumalı, oyuna gelmemelidir.

ABD siyasetinde gidici olan başkana “topal ördek” denildiğini hepimiz biliriz.

Bizim de topal ördeğimiz ve ardından sıralanan ördek sürümüz var.

Dolarlarla, kirli paralarla doldurduğu göletinde yüze yüze, çala çırpa tükettiği suyu, şimdi Kürt siyasetinin sırtına vurduğu fıçıyla taşıma suyuyla yeniden doldurma gayretidir.

Bu gayretin Kürtler arasında karşılık bulması için de anayasanın değiştirilmesi gibi cazip bir söylem eşlik etmektedir.

Kürt siyaseti, iktidara koltuk değneği olmamalı, çözüm süreci söylencesiyle yine/yeniden aldatılma ihtimalini göz ardı etmemelidir.

Ha eğer yazının birinci bölümünde anlatılan büyük oyun gerçekten de var ise o zaman şu söylenebilir.

Elin oğlu Kürtlerin kıymetini sizden önce keşfetmiş, plana göre o kıymete de değer verecektir.