Çifte standart, insanlar ve insan grupları arasında seçkinci davranmak, bir meselede birini herhangi bir ölçüt belirlemeden kayırmak olarak açıklanıyor.
Tarihsel bir sorun olarak çifte standart, günümüzde ivmesini düşürerek taşınmış olsa da halen varlığını yakıcı bir biçimde sürdürüyor.
Çifte standartlı yaklaşımlara sosyal, siyasal ve ekonomik sorunların neden olduğu varsayılıyor. Bu durum bireylerin yaklaşımı nasıl algıladıkları konusunda yüksek hassasiyet kazanıyor. Örneğin ten rengi, fiziksel özelliği, etnik ailideyi veya inancı bireylerde bu hassasiyeti artırabiliyor.
Etnik aidiyeti sebebiyle kişiye farklı ve seçici negatif davranış, günümüz Türkiye'sinde kanımca en büyük sorunlardan biri.
İkinci sıradaki ayrımcılık ise Sünni ve Aleviler arasında görülüyor.
Tabii kadınlara yönelik nefatif ayrımcılığı, bu ikisinin de önünde görmek gerektiğini ayrıca belirtmekte yarar var.
Bu ülkede azınlık grubu üyeleri olarak tanımlanabilecek olan Kürtler ve Alevilerin, çoğunluk grubu üyeleri olarak görülen Türkler ve Sünniler karşısında daha fazla negatif ayrımcılığa maruz kaldıklarını söylemem, bu bakımdan doğru bir tespit olur.
Dolayısıyla da Kürtlerin ve Alevilerin, baskın gruplar karşısında belirli olaylar karşısında daha fazla duyarlı, tepkilerinde daha fazla alıngan olmaları da anlaşılabilir bir durumdur.
Peki bunları neden yazıyorum...
Narin’in başına gelenler yüzünden...
Olay ortaya çıktığından bu yana hepimizin temennisi, güzel yavrumuzun sağ ve sağlıklı olarak bulunmasıydı ama gelen haberle damarında insan kanı dolaşanların tümden yüreği dağlandı.
Ancak geçen bu 19-20 günlük süre içinde toplumun nasıl dejenere olduğunu, vicdanların nasıl köreldiğini ve toplumsal nefretin de tiksinç boyutunu bir kez daha görmüş olduk.
Narin olayına atıf yapan binlerce paylaşım, Kürtler’e, Diyarbakırlılara, Narin’in ailesine, o köyde yaşayanlara, kişilerin maneviyatına, DEM Partililere saldırılarla dolup taştı.
Saldırganlık o kadar ağır boyutta yaşandı ki kendi adıma insanlığımdan utandığımı hissettiğim çokça zaman oldu.
Sözde Narin’i savunarak başlayan cümlelerin çoğunda, çifte standardı gördük.
Merak ettim, acaba Türkiyenin batısındaki benzer bir vakada bu kadar saldırgan paylaşımlar yapılmış mıdır diye...
Ama hiç sanmıyorum.
Sözde acıyı paylaştılar ama canımızı da çok yaktılar, o klavye soytarıları.
Ne diyordu Lev Tolstoy “Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın”
Biz Narin olayında maalesef birçok canlıda bu sözün veczini bulamadık.