Dünyada politik olarak muhalif duruşlarıyla bilinen kimi bölge ve şehir takımları elbette var. İtalya, İspanya, Portekiz, Almanya, İngiltere, Yugoslavya gibi ülkelerdeki Atletico Bilbao, Barcelona, Real Madrid, Bayern Münih, Partizan, Manchester United, Liverpool, Kızıl Yıldız, Juventus, Milan gibi eski ya da yeni, şehriyle özdeş epeyce takım ve ülke vardı / var…
Yıllar önce bir televizyon programında izlemiştim. Eski Galatasaraylı, sonra da Türkiye Ümit Milli Takımının Antrenörü Raşit Çetiner anlatmıştı anılarından süzerek!
Çin Ümit Millileri ile Türkiye Ümit Millileri Çin’de maç yapıyorlar. Maç esnasında Türkiyeli bir oyuncu sakatlık geçirir. Anında müdahale sorunu çözemeyince Ümit milli oyuncuyu tedavi için hemen saha kenarına alırlar. Türkiyeli futbolcu tedavi edilirken, bir de bakarlar ki Çinli futbolculardan biri de saha dışı, oyun alanı dışına çıkıp sakatlanan Türkiyeli futbolcunun başucunda bekliyor.
Raşit Çetiner bu duruma anlam veremez ve merak edip sorar. Birileri açıklar; “Hocam, Komünistler eşitliğe inanırlar. Şimdi bizden biri sakatlandı ya! Tedavi edilip oyuna girmeyinceye kadar onlar da bir eksik oynamayı uygun buluyorlar”. İşte dünyada futbol dediğimiz arenada böyle örnekler de var.
Bugün Amedspor’un birinci lige çıkması nedeniyle popülaritesi hayli revaçta iken kentin futbol kültürü açısından sanırım hafızayı şöyle bir yarım asır kadar öncesine götürmekte yarar var.
Sene 1968’dir bundan tam 56 yıl evveli, 24 Haziran günü. Diyarbakırspor kurulduğunda şehrin seçilmiş sivil idaresinin, kentteki spor kamuoyu ile mutabakatı üzerine bir yapı inşa edilir.
Belleklerdedir. Kulübün ilk kurucu başkanı ve dönemin CHP’li Diyarbakır Belediye Başkanı rahmetli Nejat Cemiloğlu’nun anılarında, o yıllar hâla canlılığını korur…
1968 yılında şehrin iki önemli amatör takımı olan Yıldız Gençlikspor ile Dicle Gençlikspor kulüplerinin her birinin bir rengini, kırmızı ve yeşili alarak birleşmesi üzerine Diyarbakırspor Kulübü Türkiye liglerindeki yerini alır.
Önündeki birkaç yıl içinde de üst üste kazandığı şampiyonluklarla futbolun karargâhı olarak kabul edilen İstanbul metropollüğüne 1500 km. uzaklardan esen bir “korkulu rüya” haline dönüşür adeta Diyarbakırspor.
Diyarbakırspor kurulduğunda ben ortaokuldaydım. Şehir Stadyumu şehre o denli uzaktı ki! Önce kadim suriçinin eski adı uzunçarşı olan Melikahmet Caddesi’ni boydan boya yürüyüp Urfakapı’dan Sur dışına çıkacak, sonra adı İstasyon Caddesi olan caddede bir o kadar daha yürüyerek şimdi yerinde koca bir park olan şehir stadyumuna ulaşacaktınız.
Ama ne gamdı, şehir o kadar çok Diyarbakırsporla iç içeydi ki! Ve sahada Dicle-Yıldız harmanı Diyarbakırsporlu ve de Diyarbekirli futbolcular her biri bir markaydı adeta; Beton İsmail, Ceylan Emin, Arap Eyüp, Doşo Mahmut, Kampo Cahit, Kel Nazmi, Herif Ahmet, Lastik Ali, Apollo Naif, Boğa Emin, Şorık Veysi, Xoşxoş Emin, Cemil Kaplanoğlu, Kenan Özbek, KireçciŞeyhmus, Abdulkadir Çulcu, Naci, İhsan Özbek, Kaleci Mehmet Ali Biçer ve Kaptan Muzaffer…Şimdi gel de bu yıldızlar kervanının içinden 11’i seç. İşte 1968’lerin ve sonraki yılların yeşil-kırmızılı Diyarbakırspor’u buydu.
Geriye dönüp baktığımızda Diyarbakırspor, hiçbir zaman takım olarak, Diyarbakır’ın politik kimliğiyle özdeşleşen bir konumda olmadı, olamadı. Sadece taraftar bazında zaman zaman yakıştırıldı, yakıştırdık. Çoğu kez de şehre ve halka kinini kusmak isteyen ırkçı, nefret dilli çevreler Diyarbakırspor’u da, dillendirdikleri Kürt nefreti sloganlarıyla özdeşleştirdikleri Kürt karşıtlığına soktular.
Taraftar, kentteki muhalif politikanın nabzının yükseldiği dönemlerde dile getirdiği kimi sloganlarla Diyarbakırspor’u hep bir yerlere oturttu. “Seni seviyoruz, seni seveni de…” sloganını hiç unutmadık!
Taraftar takımı kentin kimliğiyle özdeşleştirerek görmek istediği yerde gördü. Takım ve kulüp ise adeta “sistemle uyumlu” bir profil izleyen konumda durmayı tercih etti. Genellikle devletten bir şeyler beklemeyi yeğledi. Diyarbakırspor’un tarihindeki anılmaya değer başarı yılları bu resmi yapıya yaslanma mantığıyla kimi zamanlarda zedelense de, tarihe böylece kalmış oldu!
Bugün adı artık Amedspor olan ve kentin politik muhalif kimliği nedeniyle de sıkça bu yönüne gönderme yapılarak “Amedspor halkın takımıdır” denilerek sahiplenilen yapının hangi futbol mirası üzerinden bugünlere taşınıp geldiğini bir hatırlatayım istedim.
Hani Amedspor derken ve elbette şehrin, hatta Kürt coğrafyasının takımı olarak sahiplenilirken, 56 yıl önce kurulup bugün artık tarih olmuş bir yapıyı unutmak olmaz(dı).
Merak ediyorum, hemen her gün Suriçinde yolda karşılaştığım o eski kulüpten kalan birkaç futbol adamından biri Boğa Emin’i hangi Amedspor yöneticisi tanır, ya da hatırlar da onu kulübe davet edip hâl hatır sorar, hafıza anı tazeler. Hatırlamazlar bilirim, çünkü bizim toplumumuz miladı kendisiyle başlatmayı pek sever. Hele, işin içine politika girince…
Belki bir gün de hayli öncesini, 1940’lı Lefterli yılları da yazar anlatırım.