‘Önemli olan yaşarken birbirimize omuz vermek, ölen birinin tabutuna omuz vermek zaten sünnet ve adettendir’ der bilgenin biri.

Çok derin anlamları var bu sözün.

Birçok sorunun cevabını da, ortadan kalkması için zaman alan sorunun çözümünü kolaylaştıran bir ifade. Tıpkı, yaşarken birbirimize karşı hiç de oralı olmadığımız bir tanıdığımızın ölümü halinde, çiçekler ve dualar eşliğinde kabrini ziyaret edip kendimizi paralamanın ne kadar tezat olduğunu gösterdiği gibi.

Evet insan, hayatın tümü ile sürekli iletişim ve etkileşim halindedir.
Yaşam mücadelesi, ekonomik ve sosyal sorunlar, yerleşim ve geçim derdi bunların tümü birer parçasıdır hayatın.

İnsanın birbiriyle ilişkisi ve iletişimi zaman zaman sekteye uğrayabiliyor. Bazen de herkesin kendine göre bir sebebi olmakla birlikte, küskünlükler ve uzak durmalar da yaşanabiliyor.

Her ne olursa olsun, hayatın en tarafsız şeyi olan ‘ölümü’ unutmamak gerektiğini bilmeli insan. Evet herkesin ve her şeyin taraf tuttuğu bir hayatta, her canlıya eşit mesafede olan ölümü unutmamak gerek. Zira gelip kapıyı çaldığı zaman ölüm, hiçbir pişmanlık ve geç kalınmışlığın özrü kabul edilmiyor. Görevini yapıp gidiyor. 

Ortada acı çekenler kalıyor.

O acı çekenler içinde en çok da, bazen gülüp geçilecek sebeplerden dolayı da olsa kırgınlık yaşayanın çektiği acıdır.

Bir tebessümün bile sorunları ortadan kaldırdığını, bir merhabanın ölüm-kalım savaşında, yaşamı galip hale getirebildiğini biliyoruz oysa hepimiz.

Gelmeyene gidebilmenin, aramayanı arayabilmenin ve sormayanı sorabilmenin nasıl da dünyamıza güzellikler kattığını bilsek, nasıl da bunu yapmayanlara bir ders verdiğini anlasak, emin olun çiçek bahçesine dönecektir ruhumuz.

Ölüm karşısında bir kıymeti harbiyesi olmayan o ‘ gurur’ denilen durumdur aslında bir çoğumuzda bu tür yaklaşımları sergilemeye sebep.

‘Bana şunu demişti, benimle böyle konuşmuştu, hiç olmayacak yerde durmuştu’ gibi liste uzadıkça uzar… Ve sonunda ‘gözünün üzerinde kaşın var’a kadar gelir ve yaşamın zehir olmasına sebep olur.

Ölümün hak olduğunu bilen hepimizin, ölüm vakti gelmeden büyük-küçük sorunlar yaşadıklarımızla sarmaş dolaş olmamızın hiç zararı yok. Aksine, huzur ve sağlığın gelmesine neden olacaktır.

‘Son pişmanlık fayda etmez’ sözünü sevmemekle birlikte, maalesef ki budur durum.

Ruhsal dengemizi de sarsacak ‘son pişmanlıktan’ önce, kucaklaşmak ne güzeldir. Bilen bilir.