“Korku, korkuyu yaratana mahsustur” der bilgenin biri. Doğru bir söz. Bundan 40 yıl önce, Kürtçe kasetlerimizi çok gizli koşullarda dinlerdik. İstediğimiz zaman ve yüksek seste dinlemek gibi bir lüksümüz yoktu. Olağanüstü durumlarda o kasetlerimizi çoğu defa toprağın altı olmak üzere değişik yerlerde saklardık. O günün koşullarında, aslında hala günümüz koşullarında bile istenirse ‘yasaklı’ sayılabilecek kitaplarımızın akıbeti de öyleydi.

Gel zaman git zaman, 2024 yılına ulaştık. Yani milenyum çağındayız. Teknoloji, baş döndüren bir hızla gelişiyor. En geri bırakılmış topluluklar bile medeni dünyanın nimetleriyle tanışıyordu.

Yasakların azaldığı, özgürlük ve demokrasinin daha çok yaşandığı bir dönemin ortasındayız. Ama sadece yazı üzerinde öyle. Fiiliyatta hala 100 yıl öncesini yaşıyoruz sanırım coğrafya olarak.

Son birkaç ay içinde, Kürt müziği ile uğraşan ve güzel eserler çıkartan sanatçıların konserleri iptal edilmeye başlandı tek tek.

Çelişkileri ile meşhur güzel memleketim bir yandan “Öcalan gelsin parlamentoda konuşsun” konusunu tartışıyor, öte yandan Kürt halkı tarafından dinlenen sanatçıların konserleri iptal ediliyor.

Bunu, başka birine söylesek kesinlikle inanmazlar.

Bu kadar da olmaz dedirtecek bir durum.

İşin başka ilginç bir tarafı da bir mazeret belirtilmemesi ve üstelik aylar önce izin alınmış olmasına rağmen.

Bırakın kültürel etkileşim ve sanata dair çalışmaların sunulması, hayatlarını sadece müzik yaparak idame ettirmeye çalışan sanatçılara uygulanan bu yasak, insanları ekonomik olarak darboğaza sürüklemenin yolunu da açıyor.

Mesela 17 Kasım’da, Küçükçekmece’de vereceği konserin 4 bin 500 kişilik biletleri aylar önce tükenen Rojda, o konser alanında ve o güzelim şarkılarıyla nasıl bir tehlike oluşturabilir aklım almıyor. Küçükçekmece’de yaşayan Kürt kitlesine bir hakaret niteliğinde bu yaklaşımdan vazgeçilir mi bilemem.

O değil de, 16-21 Kasım tarihleri arasında Erzurum, Ağrı ve Muş’ta konser vermeyi planlayan ve aylar öncesinde salonları ayarlanmış ve tüm hazırlıkları bitmiş Xecê, kimin için bir tehdit oluşturabilir anlamak imkansız?

Aynı şekilde konseri yasaklanan sevgili Diljen Ronî ile geçmiş olsun dileklerimi iletmek için görüştüm. Üzgündü ama “Böyle saçma ve haksızlıklar karşısında daha adil bir gelecek için mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek Kürt müziğine olan bağlılığını dile getirdi.

Şarkıların nesinden korkuyorsunuz?

Hangi nota, ülke için tehlike oluşturuyor?

Halay ile horonun dostluğunun kime ne zararı olacak?

Evet sevgili sanatseverler, Kürtlerin dışındaki herhangi bir organizasyona uygulanan yasak ve ambargoya gösterdiğiniz tepkilerinizi çıkarın ceplerinizden. Sanatın ve dilin özgürlüğü, coğrafyaları bölmez, aksine daha da kenetler…

Aslında kendine mahsus olan korkuyu yaratanlara da söylemek isterim ki; Yasak koyanları tarih nasıl yad eder bilmiyorsanız bir Google’ye bakın derim …