12 Eylül askeri darbesi olmuş, ülke inim inim inliyordu. Akla gelebilecek bütün demokratik kurum ve kuruluşlar kapamış, demokrasi yanlısı hemen herkes ya tutuklamış ya da sürgüne zorlanmıştı.Nefes alacak yer yoktu ve halkın iradesiyle kazanılmış belediyelere el konuldu. Belediye başkalarını çoğu derdest edildi.

12 Eylül askeri darbesi olmuş, ülke inim inim inliyordu. Akla gelebilecek bütün demokratik kurum ve kuruluşlar kapamış, demokrasi yanlısı hemen herkes ya tutuklamış ya da sürgüne zorlanmıştı.Nefes alacak yer yoktu ve halkın iradesiyle kazanılmış belediyelere el konuldu. Belediye başkalarını çoğu derdest edildi.

 MGK, güvenlik gerekçesiyle gerek görmüştü ve ülkeyi olduğu gibi yerel yönetimlere de el koymuştu. Olağanüstü koşullar vardı, her taraf darmadağın ve pusluydu.
Yıllar yıllar geçti, milenyum çağında yaşadığımızı söylüyoruz, iletişimin hızına yetişilmiyor, insanlar başka gezegenlerde yaşam olup olmadığını araştırıyor ama Ülkemizde, 12 Eylül’den kalma saçma sapan bir uygulama ile demokrasi askıya alınıyor adeta.

15 Temmuz’dan sonra ilan edilen OHAL ‘kayyum’ yönetiminin de hız kazanmasına neden oldu. Zira 674 nolu Khk’da, Belediyeler Kanunu’na eklemeler yapılmak suretiyle ‘kayyum’ yönetimine hem zemin hazırlanmış oldu hem de toplumun gözünde ‘legalize’ edilmeye çalışıldı.
Nasıl mı? İstenilen yere istendiği zaman çekilebilecek ‘Terörle Mücadele’ gibi ucube bir cümle ile. Ama yerde gökte, bu ‘kayyum’ uygulamasının gayri hukuki ve gayri ahlaki olduğu vicdanlı olan herkesin ortak düşüncesi.

3 dönemdir bölgemizde uygulanan ‘kayyum’ yönetimi bu defa İstanbul’dan başladı. Herkes şaşkın ve herkes “bu kadar da olmaz” modunda. Ama ‘isteyince oluyormuş (!).
Esenyurt Belediye Başkanı ve bilim insanı Ahmet Özer, sabaha karşı hiç de uygun olmayan bir tavırla gözaltına alındı, alelacele yargılandı, tutuklandı ve yerine ‘kayyum’ atandı. Dünyanın en komik senaryosunu bile geride bırakacak bir iddianame ile Özer’in tutukluluğu konuşulurken, bir sabah vakti Kürt siyasal hareketinin önemli simalarından uzun yıllar hem cezaevi yatmış hem de vekillik yapmış Ahmet Türk, görevden el çektirildi. Oysa Ahmet Türk 3. dönemdir Mardin Büyükşehir Belediyesi’ni kazanıyor ve her defasında yerine kayyum atanıyor. Hadi ilkinde teknik bir hata ya da kasti bir şey oldu ama insana sormazlar mı “Madem görevden alacaktınız ve yerine kayyum atanmayı gerektirecek suçları-suçlamaları var, niye başvurusunu kabul ettiniz ki?” sorulur tabi, soruyoruz da. Koskocaman bir AMA …

Batman Belediye Eş Başkanı Gülistan Sönük. Halk tarafından sevilen ve sürekli halk arasında olan ve Türkiye’de en yüksek oyu alan bir belediye başkanının varsa suçu başvuru sırasında söylemek mi daha iyi yoksa seçildikten 7 ay sonra asparagas suçlamalarla görevden almak mı daha iyi. Üstelik yerelde ciddi bir sükûnet yaşanıyor olmasından herkes memnunken. 

Mehmet Karayılan, Halfeti Belediye Eş Başkanı. Sordum Halfeti’de ikamet eden dostlarıma, genel bir kabul görecek kadar sevilen ve hizmet etmek için çabalayan biri. 
Halk ifadesi ile “ortada fol yok yumurta yokken” nedir şimdi bu sükûneti bozmak? 
İnsanlar bir rahat nefes alamayacaklar mı? 

Sorun Ahmet Türk, Gülistan Sönük değil. Sorun, insanların iradesi ile önce dalga geçmek ve sonra da yok saymaktır.
Koca koca insanlar bir seçim için başvuruda bulunurlar. Bunun için bir sürü evrak ve dosya hazırlarlar ve ‘yetkili mercilere’ teslim ederler. Sonra cevaplar alınır; “Seçimlere girmeye yeterliliği vardır ya da yoktur.” Seçime girme yeterliliği var cevabını alan, seçime girer kazanır ya da kaybeder. Yeterliliği olmayan da bu yarıştan geri çekilir. Bu trafiğe söylenecek söz, YOK.

Sonra bir baktık ki Ankara’da yaşayan Kürtlerin oyuyla belediye başkanlığını alan mevcut şahıs; “Partiler de adaylarını buna göre belirleyip adeta meydan okur gibi aday tespit etmesin” deyiverdi. Oysa kendisi aday gösterildiğinde devam eden bir ‘sahte senet’ davası vardı. Dava var diye adaylıktan da çekilmedi partisi de onu adaylıktan almadı. Demek neymiş; Bilen biliyormuş. 

Bir hata 2 defadan fazla yaşanırsa, o hata değil başka bir şeydir. 3 dönemdir Kürtlerin iradelerine karşı böyle bir şey yapılıyor. Bunun altında bir art niyet aramamak garip olur. 
Lütfen insanların iradelerine saygı duyun …