Eskiden memleketin neredeyse her ilçesi ve ilinin başına ‘Yeşil’ kelimesi eklenirdir. Yeşil Silvan, Yeşil Çorum, Yeşil Bingöl ve daha bir sürü yer. Ama ne yazık ki dünya geliştikçe ‘Yeşil’ yerini ya ‘solgunluğa’ ya da ‘betona’ bıraktı ve kurudu ruhumuz.
Oysa, güneş ve yeşil insanın geleceği için vazgeçilmez birkaç olgudan ikisidir. Öyle sloganlarda kalsın diye değil hakikaten ‘yeşili koruyup doğayı sevmek’ gerek.
Son birkaç gündür Diyarbekir’de hummalı bir çalışma var.
Doğrusu önceleri bir anlam verememiştim. E tabi bizler yeşili ve ağaçlandırmayı bahar ve yaz aylarında görmeye alışık insanlarız. Ama gördüğüm çalışma ruhumu rahatlattı adeta.
Şehrin ana artellerinde, cadde ve refüjlerinde yeşillendirme çalışması yapılıyor.
Tabi her konu, kendi uzmanının yetkisi dahilinde teferruatı ile bilinir.
Mesela ben, “Bu kış ayında neden çiçek ekilir? Karda kışta bu çiçeklerin hepsi heba olmaz mı” diye merak ediyordum.
İşimiz gücümüz toprağın üzeri olduğu için eksiktir bilgimiz.
Meğer öyle değilmiş. Kışlık mevsim çiçekleri ayrı, yazlık mevsim çiçekleri ayrıymış.
Nasıl ki bahar ve yaz aylarında ağaçlandırma ve yeşillendirme işlemleri yapılıyorsa kış mevsiminde de yapılması gerekiyormuş.
Yetkililerden edindiğim bilgiye göre, bu yıl kış için 1 milyon 300 bin adet çiçek dikiliyor.
Ayrıca, Kasım-Ocak ayları arasında kışlık mevsim çiçeklerinin ekimi yapılıyor.
Nisan-Mayıs ayları itibari ile de yazlık mevsim çiçek ekimleri yapılıyormuş.
“Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır’’ sözüne binaen aradım sordum öğrendim.
Ne iyi etmişim bunları bilmekle.
Bu vesile ile hem bilgi veren hem de çalışmaları yürüten tüm emekçi arkadaşlara teşekkür ederim.
Tamam, Belediye bu konuda elinden geleni yapıyor. Çiçek ve ağaçları dikiyor ve bakım-sulama işlerini de aksatmıyor.
Pekiyi ya biz yurttaşlar?
Esas soru(n) bu.
Biz ne yapmalıyız?
En basit cümle ile şehrimizin yeşil ile, oksijen ile, temiz hava ile buluşup gelecek kuşaklara sağlıklı bir halde bırakmak için, azami derecede sahiplenmek ve korumak durumundayız.
Ekilmiş bir çiçeği ya da ağacı, bırakın sulamak ve bakımını yapmak kopartmamak ve zarar vermemek bile önemli ve kalıcılığı beraberinde getirir.
Kurak toprak ve şehirlerin, hayatımızı nasıl da verimsizleştirdiği hepimizin malumu.
Kendi evimizi, bahçemizi, sitemizi ve balkonumuzu yeşillendirmek kıymetli ama yeterli gelmeyebilir. Yeşillendirmeyi ve yeşili korumayı toplumsal bir kültür haline getirmek, geleceğimiz için bir cennet olma vesilesi.
Evet hem kendimiz, kentimizin yeşiline ve de ağacına sahip çıkalım hem de çocuklarımızı bu bilinçle büyütelim.
O zaman siz görün nasıl da yakışacak kentimize Yeşil Diyarbekir adı.